Gündem 9 yıl 26 gün 17 saat 41 dakika önce 1418
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk oldu.
Saraç, 1 yıllık görev sürecinde yaptıkları çalışmalar ve gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Fen-edebiyat fakültesi öğrencilerinin öğretmen olabilmelerinin önünü açan pedagojik formasyon dersleriyle ilgili "Pedagojik formasyona ilişkin bir çalışmanız var mı? Bu sene kaç kişiye verilecek?" sorusunu Saraç, öyle yanıtladı:
"Bugünlerde de pedagojik formasyonla alakalı bir çalışma yürütüyoruz. Tabi ülkenin ihtiyaçları ve gerçeklerin de sarfınazar etmeden öğretmen ihtiyacının olduğu yerlere ağırlık vererek, bir formüle varacağımızı düşünüyoruz. Bunu önümüzdeki günlerde belirleme durumumuz olabilir. Biz umut tacirliği de yapmak istemiyoruz, gerçekçi olalım, popülist yaklaşımlardan uzak olmak istiyoruz."
Pedagojik formasyona prensip olarak karşı olmadıklarını belirten Saraç, "Milli Eğitim’in iş gücü planlamasına da dikkat etmek durumundayız. Önümüzdeki genel kurulların ilkinde veya ikincisinde bu formasyonla ilgili hangi alanlarda ne kadar verileceği hususunda bir açıklamamız olacak" diye konuştu.
Üniversiteye giriş sisteminde değişiklik olup olmayacağı konusundaki soru üzerine Saraç, sistemin adil olduğunu ancak iyileştirmelerin yapılabileceğini belirtti. Saraç, şunları kaydetti:
"Ailelerin rahat olmasını istiyoruz. Bu sene giriş sisteminde yapısal bir değişiklik olmayacak, yapısal bir değişikliği öngörmüyoruz. Öyle bir tespitimizi biz söylüyoruz. Sınav sayılarının artmasına biz de sıcak bakıyoruz. Bunun üzerinde çalışma yapılıyor. Fakat sınav sayılarının artması da bugünden yarına yapılacak, alınacak bir karar değil. Açık uçlu soru, kamuoyunun gündeminde uzun zamandır yer işgal ediyor. Tabii ki bunu da tedrici olarak, açık uçluya geçilmesi taraftarıyız. Yani belli bir matematiksel işlemin varacağı son neticenin yazılacağı veya bir isim veya tarihin sorulacağı, tabii ikinci aşamada yapılacak, açık uçlu az soruda yapılabilir. Bu hususta, ÖSYM gerçekten yetkin, çok geniş bir tecrübeye sahip, yapılabilir."
Bunların hepsinin değerlendirildiğini belirten Saraç, "Bu sene ailelerin rahat olması lazım. Yükseköğretime girişle ilgili yapısal bir değişiklik olmayacak. Geçen sene nasıl hazırlanıyorsa öğrenciler, bu sene de bu şekilde hazırlansınlar. Mevcut sistem girilecek programın gerektirdiği yetkinliği sorgulayan adil bir düzenek. Burada bir yapısal bir değişikliği bu sene için öngörmüyoruz, böyle bir planlamamız yok" dedi.
"Son olayların üniversitelere yansıması oldu"
"Son dönemde yaşanan terör olaylarının üniversitelere yansımaları nelerdir? Konuya ilişkin öğrencilere bir çağrınız olacak mı?" sorusuna, Saraç, "Terör olayları yurdun neresinde, hangi kuruma yansıması olursa olsun tasvip edilecek, hoş görülecek bir husus değil" yanıtını verdi.
Bu durumun, bütün milleti olduğu gibi yüksek öğretim camiasını da üzüntüye sevk ettiğini belirten Saraç, "Öğrencilere, akademisyenlere ve eğitim hayatına terörün hedefi yöneldiğinde, aslında ülkenin istiklaline değil, istikbaline yönelik oluyor bu tehdit. Ülkenin istiklaline değil, ülkenin, milletin bekasına yönelik olmuş oluyor. Dolayısıyla bu tehlike boyutu daha büyüyor" dedi.
Son olayların, üniversitelere yansımalarının olduğunu ifade eden Saraç, ancak bunların "münferit" denilebilecek olaylarla sınırlı kaldığını söyledi. Saraç, şunları kaydetti:
"Bazı boykot girişimleri oluyor, bu girişimler eğitim-öğretimi aksatmaya sebebiyet vermiyor. Bunu memnuniyetle ifade etmek istiyorum; Doğru giden bir süreçte yürüyoruz. Üç önemli unsur var eğitim-öğretimin aksamamasında üniversitelerimizde; Birincisi emniyet mensuplarının bu husustaki katkıları, diğeri öğrencilerimizin gerçekten aklıselim sahibi olarak, Türkiye’nin istikbalinin kurucu unsurları olarak, kendilerinden beklenildiği gibi bunlara çok fazla prim vermemesi hususu ve tabi ki rektörlerimiz. Rektörlerimiz de dirayetle bu hususu yönetiyor. Sadece polisiye tedbirlerle değil, öğrencilerle de yereldeki dinamiklerle de temas içerisinde yürütüyor. Bizim istediğimiz, üniversitelerimizin, yüksek öğretim kurumlarımızın, her farklı düşüncenin kendisini ifade edebileceği emin limanlar haline gelmesi. ’Ama farklı düşüncelerin ifadesi’ diyoruz, tabi zorlama, şiddet, bunların yer almaması gerekiyor üniversitede. Hangi boyutta olursa olsun şiddetin bütünüyle üniversitelerden dışlanması."
"Bütünleme yetkisini devrettik"
Çalışmalarına ilişkin bilgi veren Saraç, şöyle konuştu:
"Akademik teşvik ödeneğiyle ilgili yönetmeliği hazırladık. Sayın Başbakanımız da bunu destekliyor. Biz bununla ilgili kanun taslağı önerisini hazırladık ve sunduk. Sanırım Meclis açılır açılmaz bu hususla ilgili bir kanuni düzenleme yapılacak. Bazı kararları alırken mümkün olduğunca üniversitelerle hareket edelim istiyoruz. Onun için üslup değişikliğine de gittik. Bazı uygulamalarımızı askıya çıkartıyoruz ve bütün yüksek öğretim camiasına da soruyoruz. Üniversitelerimize yetki devrine başladık. İlk olarak bahar dönemindeki yatay geçiş kontenjanlarını üniversitelere bıraktık. Tüm yüksek öğretim sistemini ilgilendiren bir bütünleme sınavı var. Yeni bir yetki devrini de burada açıklayabilirim. Üniversitelerimiz, bütünleme sınavlarına ilişkin birtakım endişelerini ve rahatsızlıklarını, sıkıntılarını ifade ettiler bu konulduğundan itibaren. Biz bugün itibarıyla yükseköğretim kurumlarımıza, öğrencilere eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce bildirmeleri kaydıyla bütünleme sınavlarını açıp açmama, yapıp yapmama hususunda yetki devrediyoruz. Bu çok önemli yapısal bir değişikliği de getirecek peşi sıra. Bunun da devamı gelecek."
YÖK’ün kaldırılması ile ilgili tartışmalara da değinen Saraç, ​ "(Kanunun ruhu olur) diye hukukçuların bir tabiri var. 2547’yi ben de tasvip etmiyorum. Ama bu kanunun bir ruhu var. Dolayısıyla bizim bunun yerine ikame edilecek düzenlemelerin kendisi içerisinde bir mütecanis yapıya sahip olması lazım "dedi.