'Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir'

Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Goncagül Avcı, kadına yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olduğuna vurgu yaptı. Avcı, açıklamasında şöyle devam etti:

"Kadına yönelik ÅŸiddet bir insan hakkı ihlalidir. Åžiddet “kiÅŸinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal, kurumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya her türlü tutum ve davranıştır. Günümüzde yalnızca kadın olmaları nedeniyle cinsiyete dayalı ayrımcılığa uÄŸrayan, ÅŸiddete maruz kalan kadın sayısının giderek arttığını görmekteyiz. Yapılan tüm eÄŸitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ve yasal düzenlemelere raÄŸmen, kadınların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi engellenememektedir. Kadınlar hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda eÅŸit bir biçimde yer alamamakta, yaÅŸam hakları ihlal edilmekte, geliri eÅŸit paylaÅŸamamakta, savaÅŸ ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olmakta, toplumsal cinsiyet eÅŸitsizliÄŸiyle mücadele etmektedir. Ãœlkemizde her üç kadından biri fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik ÅŸiddete maruz kalmakta, her yıl artan oranda yüzlerce kadın sadece kadın olduÄŸu için öldürülmektedir. Dünya Ekonomik Formu’nun 2017 yılı Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre ülkemiz cinsiyet eÅŸitliÄŸi sıralamasında 144 ülke arasında 130. Sırada yer almaktadır. Kadınlarımız istihdam alanlarından çekilmekte; sosyal güvenceden yoksun bir ÅŸekilde zor çalışma koÅŸullarında çalışmaya zorlanmaktadır. Kadınların siyasete katılma ve karar mekanizmalarında yer alma oranları olması gereken düzeyde deÄŸildir. Yasalar yönünden güçlü bir mücadele zemini olmasına raÄŸmen kadının insan hakları ihlalinin artmasının nedeni mücadelenin samimi bir ÅŸekilde yapılmaması, toplumsal zihniyet dönüşümünün saÄŸlanmamış olmasıdır. Bir yandan yasaları çözüme odaklı deÄŸiÅŸtirirken, diÄŸer yandan kadınlara karşı kullanılan dilin siyasi amaçlı olarak kadın haklarına aykırı olması, toplumsal zihniyet deÄŸiÅŸikliÄŸini engellemektedir. Kadına yönelik ÅŸiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü, bütüncül politikalar üretmesi yanında bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak, etkin ve kararlı bir ÅŸekilde yürütülmesi gerekmektedir. Kadınlara yönelik ÅŸiddeti doÄŸuran ve bunu sistematik hale getiren tutum ve davranışları ortadan kaldırmak için bireylerin ve toplumun kadına bakış açısını deÄŸiÅŸtirecek zihniyet dönüşümü oluÅŸturacak politikaların ortaya koyulması ve samimi bir ÅŸekilde ısrarla uygulanması zorunludur. Kadın kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin yapılmaya çalışılması, laik ve bilimsel eÄŸitimden uzaklaşılması, kamu-kurum ve kuruluÅŸlarında, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’na baÄŸlı kurumlarda, üniversitelerde ve özellikle dekan düzeyinde yapılan açıklamalarda kullanılan dil ve açıklama içerikleri kadını yok saymakta ve kadın mücadelesini olumsuz etkilemektedir. Kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığı içeren bu tür tutum ve davranışlar toplumsal cinsiyet ayrımcılığına yol açmakta ve kadının insan haklarının ihlalinin artmasına neden olmaktadır. Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ni imzalayan ilk ülke olmamıza raÄŸmen, Avrupa Ä°nsan hakları mahkemesi tarafından kadın cinayeti ile sorumlu tutulan ilk taraf ülke olmamız düşündürücü ve dikkat çekicidir. Aile hukuku ve kadına karşı ÅŸiddet alanında uzlaÅŸma ve arabuluculuk uygulamasının düşünülmesi, nafaka konusunda yapılmak istenilen deÄŸiÅŸiklik uluslararası sözleÅŸme ve iç hukuk hükümlerinin ihlali olacağı için kabul edilemez. EÄŸitim müfredatına toplumsal cinsiyet dersinin eklenmemesi, kadına ve çocuÄŸa yönelik davalarda Barolarımızın katılma taleplerinin kabul edilmemesi, yargılamalar sırasında kadınların ikincil maÄŸduriyetlerine yol açılması gibi uygulama ve sorunlar, kadına yönelik ÅŸiddetle mücadelenin etkinliÄŸini azaltmaktadır."