Gündem 8 yıl 9 gün 46 dakika önce 1994
Zonguldak’ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 69 tutuklu ve 15 firari sanığın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından ağırlaştırılmış hapisle cezalandırılmaları istemiyle hazırlanan iddianame, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz tarafından hazırlanarak mahkemeye sunulan 200 sayfalık iddianamede, 69 tutuklu ve aralarından örgütün lideri Fetullah Gülen’inde bulunduğu firari 15 sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Fetullah Gülen’in 1970’li yıllara kadar Yeni Asya grubu içerisinde yer aldığı ve daha sonra İzmir Kestanepazarı Kuran Kursunda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de kullanmak (istismar etmek) suretiyle örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başladığı anlatılan iddianamede, "Gülen faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütünü kurmuştur." ifadesi yer aldı.
- "Devlet İçi Örgütlenme gayesi ile hareket etmektedir"
"Fethullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflemiştir." ifadesinin yer aldığı iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Kamuoyunda örgüt için daha çok ’Paralel Devlet Yapılanması’ ve ’F Tipi Örgüt’ kavramlarının kullanılmasının temel nedeni budur. Bu nedenle tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenmeyi hedeflemiştir. İleride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara kendi mensuplarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasını hedeflemiştir. Gülen liderliğindeki örgütün bilinen yasa dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanması bulunmaktadır. Fethullah Gülen’e doğrudan bağlı, ’tayin heyeti, istişare kurulu, mollalar grubu ve meclis’ olarak adlandırılan birimler yer almakta ve örgüt üst organlar olarak bu birimler tarafından sevk ve idare edilmektedir. Mecliste alınan kararlar, meclis üyesi olan örgüt mensuplarınca silsile yoluyla en alt birimlere kadar iletilmektedir. Bu talimatlar hiyerarşi içerisinde yer alan ’dünya, coğrafi bölge, ülke, bölge, il, ilçe, semt, mahalle ve ev imamlarının yanı sıra ser rehberleri, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları’ tarafından gizliliğe, istihbarata ve sır saklamaya özen gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmektedir. Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını ’mütevelli heyeti’ belirlemektedir. Örgüt kurulduğu ilk günden bu yana ’devlet içi örgütlenme’ gayesiyle hareket etmektedir. Bu örgütlenme anlayışı, herhangi bir cemaatin üyelerinin devletin kademelerinde yer almasının ötesinde, devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapının varlığını ortaya çıkarmasıdır. Bu kişilerin sistemli ve programlı biçimde önceden, hatta çocuk yaştan seçilerek ileriye dönük hedeflere göre yetiştirilmeleri ve daha sonra da yerleştirilmeleri söz konusudur."
- "Çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdiler"
"Örgütün en önemli hedefinin yasal veya yasa dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri, tehdit/şantaj olarak kullanmak ve Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır." ifadesine yer verilen iddianamede, örgütün özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesiyle yasa dışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdikleri vurgulandı.
İddianamede şu bilgilere yer verildi:
"Fetullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir. FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak, amacına uygun, planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür. FETÖ/PDY’nin diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği öteden beri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda bu son derece ’anlaşılabilir’ bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Örgütün ideolojisinin Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve yetkili bir güç haline gelmek olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda, örgütün temel hedeflerinin yasal olmayan faaliyetleri ile (şantaj, tehdit, yasa dışı dinleme gibi) devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedefi olduğu söylenebilir."
- Profesyonel bir örgütlenme
FETÖ/PDY isimli yapının/teşekkülün, belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak üçten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik görev dağılımının yapıldığı belirtildi.
Gizliliğin esas alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının, sorumluluklarının önceden tespit edildiği, eleman ve finansal kaynak teminiyle üyelerinin eğitiminin ne şekilde yapılacağı gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, iletişimin gizliliğine riayet edilerek ulaklar vasıtasıyla sağlandığı, kod isim ve yemin uygulaması olan, kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğunun anlaşıldığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Birçok ilde yapılan soruşturmalardan anlaşılacağı üzere FETÖ/PDY isimli yapılanmanın kolluk kuvveti ve yargı içerisinde yer alan mensupları tarafından kurgulanmış soruşturmaların sahte ihbar mektupları, yasa dışı dinlemeler, gerçeğe aykırı deliller üzerine inşa edildiği, bu sayede verilen mahkumiyetlerle toplum nezdinde başta yargı olmak üzere kamu kurumlarına duyulan güvenin yok edildiği, kendilerinden olmayanlara karşı yürütülen baskı, korkutma, yıldırma, sindirme, ve tehdit faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve yargıda görev alan üyeleri yardımıyla gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir.
FETÖ/PDY isimli yapılanmanın özellikle 15 Temmuz’da Türk Silahlı Kuvvetlerindeki görevli bazı kişilerce yapılan darbe girişiminden de anlaşılacağı üzere, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 1. ve 7. maddelerinde ifade edilen anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü bir yapıya sahip bir örgütlenme olduğu anlaşılmaktadır."
Zonguldak’ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında açılan davanın iddianamesinde, şüphelilerin, fikir ve eylem birliği içerisinde darbeye teşebbüs eden terör örgütü üyeleriyle hareket edip onlara destek verdikleri, hatta hükümetin seçimleri kaybetmesi amacıyla diğer partilerde müşahitlik görevleri aldıkları ve bu şekilde seçimlerde görev yaptıklarının ifadelerinden anlaşıldığı bildirildi.
69’u tutuklu ve 15’i firari sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından ağırlaştırılmış hapisle cezalandırılmaları istemiyle hazırlanan iddianame, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Yıkılmaz tarafından hazırlanarak mahkemeye sunulan 200 sayfalık iddianamede, 2014’te bir kişi tarafından gönderilen e-mail ile FETÖ/PDY yapılanmasının Çaycuma ilçesine bağlı Saltukova beldesi sorumlusunun Hayrullah Candemir’in olduğunun öne sürülmesinin ardından soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Daha sonra İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 29 Mayıs 2015’te kentteki FETÖ/PDY ile ilgili hazırlanmış raporun Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği aktarılan iddianamede, "Cumhuriyet Başsavcılığımızca 1 Haziran 2015’te soruşturmanın yürütülmesi ve konuyla ilgili gerekli araştırmaların yapılması talimatları verilmiştir. Soruşturma kapsamında 10 farklı adreste 13 iş yerinde eş zamanlı olarak maliye görevlileriyle birlikte arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirilmiştir. Aynı soruşturma kapsamında örgüte ait derneklerin yanı sıra iş yerlerinde yapılan aramalarda çok sayıda evrak ve belge ile dijital materyallere el konulmuştur." ifadesi yer aldı.
Soruşturma kapsamında özel eğitim kurumlarına ait şirketlerle ilgili olarak vergi müfettişlerince düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, 5 şirketin, 2 milyon 770 bin liranın üzerindeki bir tutarı kayıt ve beyan dışı bıraktığı anlatılan iddianamede, bazı öğrenciler üzerinden belirlenen miktarın eğitim kurumlarındaki tüm öğrencileri kapsaması durumunda ise ortaya çıkacak hasılat farkının ve gizlenen gelirin çok daha yüksek çıkmasının muhtemel olduğu tespit edildiği vurgulandı.
- Örgüte üye kazandırmak amacıyla yemek organizasyonları gerçekleştirilmiş"
FETÖ/PDY örgütünün 2013-2016 yıllarında faaliyet ve organizasyonları için sarf edilmiş yaklaşık menü sayısının 102 bin 747 adet olduğu belirtilen iddianamede, şu bilgiler aktarıldı:
"Bu yolla ciddi miktarlarda kayıp ve kaçağa sebebiyet verildiği ve Hazine zararı doğmasına yol açıldığı belirlenmiştir. Bazı kayıtlarda ’imam, hoca, müfettiş, polis, büyükleçi’ gibi kamu görevlilerine özel yemekler verilmiştir ancak şahısların isminin yer almadığı, bazı meslek gruplarına (doktorlar, avukatlar, muhasebeciler gibi) özel yemekler düzenlendiği, söz konusu tüketimlerin kesinlikle okulun normal faaliyetleri ile bir ilgisinin olmadığı ve tamamıyla FETÖ/PDY’nin faaliyetleri çerçevesinde sarf edildiği belirlenmiştir. Örgüt üyeleri birçok piknik, toplantı, gezi, maklube yemekleri şeklinde etkinlikler düzenlemişlerdir. FETÖ yapılanmasında örgüt üyeleri arasındaki dayanışma ve birlikteliği artırmak, örgüte yeni üyeler ve sempatizanlar katabilmek amacıyla bu tür etkinlikler önemsenmekte ve sıkça düzenlenmektedir."
- Toplantılarda dini duyguları istismar etmişler
Örgütün Eylül 2015’e kadar il imamının Mustafa Alparslan olduğu vurgulanan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Firari şüpheli Ali Hoşaf, örgütün 2015 yılı eylül ayına kadar Ereğli ilçe imamıdır. Daha sonra Zonguldak il imamı olarak görevlendirilmiştir. Tutuklu ve firari sanıklardan Yakup Sağar, Halit Demir, Yılmaz Uzun, Haşim Gölbaşı, Mümin Sayın, Sabri Arslan, Nida Taşçı, Yasin Yılmaz, İhsan Aydemir, Hakan Kılıç, İzzet Dursun, Şaban Aydemir, Mehmet Ayçiçek, Hamza Aydın, Mehmet Sarısoy, Murat Çapar, Eyyüp Sabri Çapar, Mehmet Genç, Necati Yılmaz, Ali Adıyaman, Nejmi Yıldırım, Levent İsmail Çubukçu, Ramazan Demir’in örgütün Mütevelli Heyetinde yer aldığı belirlenmiştir. Ayrıca yapılan bir ihbarın değerlendirilmesi sonucunda şüpheli Necati Yılmaz’ın eşi Leyla Yılmazı’ın, şüpheli Harun Yağmurluoğlu’nun Türkiye Finans Bankası Ereğli Şubesindeki kiralık kasasına FETÖ/PDY örgütünün finansmanında kullanıldığı değerlendirilen ve toplanan yardımlardan biriktiği anlaşılan 200 bin dolar ile 4 adet altın bileklik, 5 parçadan oluşan altın set ve bileklik, 54 adet altın bilezik, küçük bakır renkli metal kutu içinde yüzük, saat, kolye ve küpeler ile üçlü incili kolyeler bulunmuş ve Zonguldak Sulh Ceza Hakimliğince el konulmasına karar verilmiştir. Mütevelli Heyetinde bulunan kişilerle sohbet toplantıları düzenlediği ve bu toplantılarda dini duyguların istismar edilmesi suretiyle örgüte para topladığı ve toplanmasına aracılık ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca terör örgütü mensuplarınca gizlilik içerisinde haberleşmede kullanılan ’Bylock’ isimli programı kullanılmıştır."
- "Konuşmaları üzerinden talimatlar aktardı"
İddianamede, Fetullan Gülen’in görünen ve örtülü iki temel amacı olduğu belirtilerek, örgüt tabanına ilay-ı kelimetullah (Kuran-ı Kerim’i ve onun hükümlerini yüceltmek, savunmak ve Allah’ın emrettiği şekilde yaşamak) gayesiyle hareket edildiği, Türkiye ve Türk coğrafyası başta olmak üzere ahlaklı toplum yetiştirme arzusunda olduğu vurgusu yapılmakta ise de asıl amacın Türkiye’de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğunun anlaşıldığı bildirildi.
Soruşturma kapsamında adli emanette bulunan delil CD’si içerisinde "eurotürk" isimli televizyon kanalında yayınlanan "5. Boyut" isimli programdan internete aktarıldığı anlaşılan görüntülerde, FETÖ/PDY terör örgütü lideri şüpheli Fetullah Gülen’in bir konuşmasında "İster maddi güçleri bakımından, isterse kendi ülkelerindeki güç kaynakları ve gücü temsil eden kaynaklar bakımından isterse ilim mahfilleri açısından, isterse toplumun büyük kesimlerine büyük kısımlarına bu duygu bu düşünce ile ulaşmaları açısından belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şart, zaruri ve lüzumlu. Yanlış bir şey yapar, plana ulaşılmadan, özleriyle tam bütünleşmeden, gereken mesafe alınmadan, bir kısım erken huruç diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa dünya başlarına eder ve Müslümanlara Cezayir’deki hadise gibi yeni bir hadise yaşatırlar. Suriye’deki seksen iki vakası gibi bir fecaat yaşatırlar. Her yıl Mısır’da yaşanan fezaat ve fecaat gibi fezaat ve fecaat yaşatırlar. Firavunlar çağını yaşıyoruz, toprak firavun bitirmek için pek mühimdi. Böyle bi̇r dönemde tam özünüzü bulacağınız, kıyama ereceği̇ni̇z ana kadar, dünyayı sırtımıza alıp taşıyabi̇leceği̇mi̇z güce ulaşana kadar, o kuvveti̇ temsi̇l edeceği̇ni̇z şeyler eli̇ni̇zde olacağı ana kadar, Türki̇ye’deki̇ devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki̇ güç ve kuvveti̇ cepheni̇ze çekeceği̇ni̇z ana kadar her adım erken sayılır. Her adım yirmi günü doldurmadan yumurtayı kırma gibi bir şeydir, civcivleri terk edip, terk eden kuluçka gibi civcivleri doluya fırtınaya terk etmek gibi bir şeydir ve burada yapılan şeyler bunlardır. Burada yapılan şeyler mikro planda dünyayla hesaplaşma işidir. Umuyoruz; sesimiz soluğumuzu bunca kalabalık içinde ben bu duygu düşüncemi sözde mahremce anlattım ama sizin mahremiyete sadık mahremiyet mevzuunda hassas duygularınıza sığınarak anlattım. Biz biliyoruz ki elinizdeki meyve suları boş kutularını dışarı çıkarken bir çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri de açık olma yanıyla çöp kutusuna atıp geçeceksiniz. Arz edebildim mi? Evet. Sırrın senin esirindir. Söylersen esir olursun." şeklindeki konuşmasından da net olarak anlaşılacağı üzere Fetullah Gülen’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal kurumlarını ele geçirmek ve kendi istediği doğrultuda devlet yapısı oluşturmak amacı ile kendi cemaatine ait şahıslara nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda talimatlar verdiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
- "Devletten bağımsız bir dış politika izlemekte"
İddianamede, örgütün kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek, "himmet" adı altında para topladığına dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi:
"Finans ile yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek olduğu geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı, zaman içerisinde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale gelmiştir. Kamu kurumlarının hassas noktalarında görev alan örgüt mensubu kişiler kod isim kullanmakta, ayrıca örgüte itaat ve bağlılık vurgusu yapılan bir metin doğrultusunda kutsal değerler üzerine yemin ettirilerek, örgüt liderine koşulsuz sadakatleri sağlanmaktadır. Örgüt günümüzde, elindeki ekonomik gücün yanı sıra devletin hassas ve etkili kurumları içerisindeki kadrolarının sağladığı avantajlardan faydalanmakta, bu sayede siyasal operasyonlara kalkışmakta, hatta devletten bağımsız bir dış politika izlemektedir."
- Seçimlerin kaybedilmesi için partilerde müşahitlik görevleri yapmışlar
FETÖ/PDY terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in asıl amacının Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurumlarını ele geçirerek kendi görüşleri doğrultusunda bir yapı oluşturmak olduğuna dikkat çekilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Bilirkişi raporlarından, araştırma raporlarından, şüpheli ifadelerinden, bilgi sahibi ve müştekilerin beyanlarından, fotoğraf teşhis ve eylemlerde bulundukları, fikir ve eylem birliği içerisinde darbeye teşebbüs eden terör örgütü üyeleriyle birlikte hareket edip onlara destek verdikleri, hatta hükümetin seçimleri kaybetmesi amacıyla diğer partilerde müşahitlik görevleri aldıkları ve bu şekilde seçimlerde görev yaptıkları ifadelerden anlaşılmaktadır. Bu şekilde ’Anayasal düzeni değiştirmeye ve hükümeti yıkmaya teşebbüs’ ettikleri kanaatine varılmıştır. Şüphelilerin ortakları oldukları veya çalıştıkları özel eğitim kurumları ya da kendi şirketleri aracılığıyla ayrıca düzenledikleri sohbet toplantıları vasıtasıyla FETÖ/PDY terör örgütüne sempatizan ve üye kazandırdıkları, bu toplantılarda adı geçen terör örgütüne finansman sağlamak için ’himmet, kurban parası, öğrenci bursu gibi’ faaliyetlerle nakdi yardımlar topladıkları, ayrıca bu örgüte ait gazete ve dergilere abone bulmak suretiyle örgütün propagandasını yaptıkları ve geniş kitlelere yayılmasını sağlayarak örgüte yeni katılımları artırdıkları anlaşılmıştır. Aramalarda elde edilen delillerden ve diğer evraklardan anlaşılacağı üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yer alan FETÖ/PDY yapılanması örgütü üyelerince 15 Temmuz’da anayasal düzeni ve hükümeti ortadan kaldırmayı hedefleyen darbe girişiminin Fetullah Gülen cemaatine üye kişilerce yapılmış olması sebebiyle dosyamız kapsamındaki şüphelilerin de FETÖ/PDY terör örgütü adına hareket ederek bu amaç doğrultusunda faaliyet yürüttükleri anlaşılmıştır."