Erdoğan için değil,Her doğan için!.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu; partisinin Ereğli İlçe Başkanı Mehmet Fatih Çakır, Ormanlı Belediye Başkanı Bayram Başol, İl Genel Meclisi Üyeleri Ali Tarakçı, Kazım Beceren, Ayhan Taşdelen, Ereğli Gençlik Kolları Başkanı Hüseyin Alagöz ve çok sayıda partili ile birlikte dün akşam Karadeniz Ereğli’ye bağlı Güzelyurt, Yazıcılar ve Ova köylerini ziyaret etti, 16 Nisan’da yapılacak halkoylamasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çaturoğlu, köylerde yaptığı konuşmasında zaman zaman CHP’ye yüklenerek; “CHP her seferinde, ne zaman bir Anayasa değişikliğine gidilse ’memleket elden gidiyor, rejim elden gidiyor’ diye feryat eder. En son başörtüsü yasağı kaldırıldığında da aynı şeyi demişti. Demek ki bu, bunların ekmeği.” İfadelerini kullandı.
ÇATUROĞLU: “REJİMİN ADI 1923’TE KONULMUŞTUR”
Rejimin adının Cumhuriyet olduğunu ve Cumhuriyet ile kimsenin bir sorunu olmadığını vurgulayan Çaturoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
“Biz 16 Nisan’da, bazılarının sandığı gibi seçime gitmiyoruz; halkoylamasına gidiyoruz. Halkoylamaları, sadece A partisinin, B partisinin sorunu olan hadiseler değildir. Ülkeyi ilgilendiren konularda eğer Meclis iradesini ortaya koyarsa referanduma gidilir. En belirgin referandumlarımızdan bir tanesi, 2007’de yaptığımız ’Cumhurbaşkanını halk mı seçsin Meclis mi seçsin’ doğrultusunda yaptığımız referandumdur. O zaman yüzde 68.5 oy ile halk dedi ki ’Ben seçerim’. 2010 yılında yargıyla alakalı bir referandum yaptık ve şimdi önümüzde de geleceğimizle alakalı, rejimle hiçbir alakası olmayan bir referanduma gidiyoruz. Siz bakmayın CHP’lilerin dediklerine. Rejimin adı 1923’te konulmuştur. Rejimin adı Cumhuriyettir ve Cumhuriyet ile ilgili hiçbirimizin hiçbir sorunu yoktur. Bizim burada istediğimiz Anayasa değişikliği, ülkemizin, memleketimizin bekası için, geleceğimiz için, gençlerimiz ve çocuklarımız için gerekli olan bir hadisedir. Onun için bunu Meclisten geçirdik, 317 arkadaş buna imza attık. Biz görevimizi yaptık, sizlere de hatırlatmak için buralardayız.
CUMHURBAŞKANININ YETKİSİ ÇOKTU, SORUMLULUĞU YOKTU
Öncelikle yapmak istediğimizin sistemin adının Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi olduğunu belirtmek isterim. Bu sistem, Devlet Başkanlığı Sisteminden hem kelime anlamı olarak hem de içerik olarak daha sıcak bir sistem. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri, özellikle çok partili hayata geçildikten sonra hep sıkıntılı olmuştur. Mesela 1971’de Mecliste Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu zaman, Meclis silahlı kuvvetler tarafından abluka altına alınmıştır. Niçin? Biliyorsunuz hep asker kökenli Cumhurbaşkanları seçildi. Ne zamana kadar? Ta ki rahmetli Özal’a kadar. 1980’e geldiğimizde, 200’den fazla tur yapıldı ama Cumhurbaşkanını seçemedi Meclis. Cumhurbaşkanı seçilemediği için 12 Eylül darbesi oldu. Darbeci idare, Anayasa yapacak olan Meclis, 1982’de Cumhurbaşkanına büyük yetkiler verdi. Ama orada bir enteresanlık var, verdiği bu kadar yetkiye karşılık Cumhurbaşkanının herhangi bir sorumluluğu yoktu. Cumhurbaşkanı istediğini yapar ama sorgulanamazdı. Sadece vatan hainliğinden sorgulanabilir denilmiş. Vatan hainliği suçlamasından da bu güne kadar yargılanan hiçbir devlet büyüğümüz yok. Dolayısıyla bağımsız hareket edebilen, istediğini yapan ama karşılığında hiçbir şekilde ceza görmeyecek bir durum ortaya konmuş. Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir deniliyor ama bu zamana kadar sadece yazıda kalmış. Neden? Sen istediğin kararı al Mecliste, Cumhurbaşkanı veto edebiliyor veya Anayasa Mahkemesi yok sayabiliyor. Ama adına da demokrasi denilmiş. Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir denilmiş, yutturmuş gitmişler.
ELLERİNDEN OYUNCAKLARI ALINIYOR, SIKINTILARI BUNDAN
İlk sivil Cumhurbaşkanı Özal seçilmiş ama seçildikten sonra partisini kontrol altında tutamadığı için, Mesut Yılmaz’a devrettiği partisi sıfır olmuş. Arkasından Demirel çıkmış, onun partisi de siyasi partiler mezarlığına gitmiş, sıfır olmuş. Ahmet Necdet Sezer’i seçmiş millet, 367 aranmamış. Ama ne zaman ki bizim şimdiki Cumhurbaşkanımız, o günkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bizim Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül’dür dediği zaman bir tane adam çıkmış emekli başsavcı ahkam kesti. Ama söyledikleri her şeyin boş olduğu ortaya çıktı. CHP her seferinde, ne zaman bir Anayasa değişikliğine gidilse ’memleket elden gidiyor, rejim elden gidiyor’ diye feryat eder. En son başörtüsü yasağı kaldırıldığında da aynı şeyi demişti. Demek ki bu, bunların ekmeği. Şimdi de aynı şeyi söylüyorlar. ’Rejim elden gidiyor’ diyorlar, elden giden hiçbir şey yok. Vesayeti ortadan kaldırıyoruz. Artık bundan sonra CHP çalışmak zorunda. Halkın elini sıkmak, vatandaşı öpmek, koklamak zorunda. Size hakaret edemeyecek bundan sonra. Koyuncuklar, kömürcüler, makarnacılar diyemeyecek. Ellerinden oyuncakları alınıyor, sıkıntıları bundan. İnanın ki CHP dünyanın en şanslı partisi. Bu millete hakaret ederek, tepeden bakarak, bu milletin değerleriyle sorunlu olarak yüzde 25 oy alan başka hiçbir parti yok. Ama bundan sonra halen eski alışkanlıklarına devam ederse o 25’i de göremeyecek. Bütün feryatları, sıkıntıları bundandır.
ERDOĞAN İÇİN DEĞİL, HER DOĞAN İÇİN…
2014’te halkın yüzde 52 oyuyla Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ’Ben Çankaya noteri değilim, ben yetkilerimi kullanırım, halktan da yetki aldım, Anayasa da bana bu yetkiyi veriyor’ diyerek yetkilerini kullanmaya başlayınca sıkıntılar çıkmaya başladı. İnsanlar dediler ki şudur budur. Evet, şu anda yaptığımız iş bu fotoğrafı tamamlamaktır. 16 Nisan’daki halkoylamasında çift başlılığı ortadan kaldıracağız inşallah. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan varda sıkıntı çıkmıyor. ’15 yıldır sıkıntı çıkmıyor, bundan sonra da çıkmaz’ diyorlar ya bu olacak bir şey değil. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan sayesinde 15 yıldır yönetimde sıkıntı çıkmıyor. Yarın Recep Tayyip Erdoğan olmazsa bu sistem yine eskiye döner. Geçmişte olduğu gibi yine Cumhurbaşkanı Başbakana kitap fırlatır, servetimizin yarısını kaybederiz. O gün olduğu gibi yüzde 100 devalüasyon olur, altından kalkamayız. Artık bunların tekrar etmemesi için, Erdoğan değil her doğan için bu değişimi yapıyoruz. Erdoğan bu dünyaya baki değil ki. Gün gelecek hepimiz canımızı Allah’a teslim edeceğiz. Bu yüzden diyoruz ki kişilere bağlı kalmasın. Yarın kim Cumhurbaşkanı olursa olsun ve bu sistem yürüsün. Biz durumu kurumsallaştırmak için bu değişiklikleri yapıyoruz. Ve diyoruz ki işimiz hizmet, gücümüz millet; kararımız evet. Geleceğimiz için, çocuklarımız için, gençlerimiz için hepinizi evet demeye davet ediyorum.”
Çaturoğlu, konuşmasında ayrıca Anayasada değişikliği öngörülen 18 maddenin içerikleri ile ilgili köy sakinlerini bilgilendirdi.
ÇAKIR: “GEÇMİŞİMİZE BAKMAMIZ LAZIM”
Köy ziyaretlerinde konuşan AK Parti Ereğli İlçe Başkanı Fatih Çakır da “Biz, Kurucu Genel Başkanımızın dediği gibi siyasette milletten başka bir güç tanımadık, tanımayacağız. Millet bize derse ki ’Evet AK Parti sizin döneminiz bitti, yerinize A gelecek’, saygı duyarız. Milletimiz bize ’devam edin’ der, saygı duyar, gece-gündüz çalışırız.” dedi.
Türkiye’nin her alanda hızlı bir şekilde koşması için, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine mutlaka geçilmesi gerektiğini vurgulayan Çakır, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Malumunuz, önümüzde bir referandum var. Türkiye için önemli bir virajı daha 16 Nisan’da, sizlerin de desteğiyle alacağız inşallah. Yarınlarımızın şekilleneceği bu 16 Nisan için, öncelikle geçmişimize bakmamız lazım. 1923’te, Birinci Dünya Savaşı ardından Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış olan Ülkemiz, gençlerini, yiğitlerini şehit vermiş; geride analarımızın, bacılarımızın ve çocuklarımızın kaldığı bir Türkiye Cumhuriyeti’nden yürümeye, koşmaya başladı. 1945’lerde çok partili sisteme geçildi. 1950’de, ’Son söz milletindir’ diyen Adnan Menderes çıktı; halka yakınlaştı ve halkı dinlemeye başladı. 1960’da, askeri darbeyle idam edildi. Neydi Adnan Menderes’in suçu? Sadece bazılarının isteklerini gerçekleştirmeyip, halkı üstün tutan, Anadolu insanını öne alan bir anlayıştı. Ondan sonra tekrar sivil hayata geçildi, 1971’de bir muhtıra, 1980’de bir ihtilal, ardından 28 Şubat süreci yaşandı. Faiz lobileri, yanlarına aldıkları bir takım dış güçlerle hükümet indirmeye başladılar. Yerine tekrar bir sivil yönetim geldikten sonra da AK Parti iktidarıyla birlikte bir 15 Temmuz’u yaşadık. Dedik ki bundan sonra Türkiye’de bir daha böyle şeyler olmaz. Yıl 2016, mümkün değil bir kalkışma veya askeri hareketlilik olmaz dediğimiz anda maalesef kökü dışarıda, içimizdeki aşağılık insanlar, bu milletin vergileriyle alınan topları, tüfekleri, silahları sivil millete, silahsız insanlarımıza doğrultarak çok sayıda insanımızı şehit ettiler. Devlet sizi en üst makamlara getirmiş, general yapmış, Anadolu insanından topladığı vergilerle en yüksek maaşları vermiş, bu devlet daha size ne verecek? Sağlık sorunu mu vardı da düzeltmek için darbe yaptınız? Hayır. Ekonomiyi düzeltmek için mi yaptınız? Hayır. Ne eksik gidiyordu da düzeltmek için darbe yapmaya kalktınız? Sadece ülkenin gidişatını durdurmak için alçakça ve şerefsizce dışarıdan emir almak suretiyle bunun önü kesildi.
KOALİSYONLARI YAŞADIK, GÖRDÜK
16 Nisan’ın özü şu; çift başlılığı ortadan kaldıracağız. Siyasi istikrar devam edecek. Bugün Kurucu Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan sayesinde 15 senelik istikrar devam ediyor. Ama 15 seneler devletler için çok uzun süreler değil. Geçmişe baktığımızda, 80’li-90’lı yıllar hep koalisyonlarla geçti. Yaşadık, gördük. Koalisyon dönemlerinde kimlerin istediği oluyor? Bazı medya patronlarının istediği oluyor. Mesela pijama ile Başbakanı karşılayabiliyorlar. Bazı faiz lobilerinin istediği oluyor, 28 Şubat’ta olduğu gibi. Yüzde 20 faizle devlet bankasından teşvik alıyorlar, aynı devlet bankasına yüzde 120 ile faize para koyuyorlar, arada devletin ve bu milletin biriktirdiği hazineden yüzde 100 faiz alarak yaşamayı sürdürüyorlar. 1999’da bankadan çuvalla para alanları gördük, bedelini vatandaşımız ödedi.
EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN DEVLET ÖZGÜR OLABİLİR Mİ?
İstikrarın neye faydası var? İstikrar koalisyonları ortadan kaldırırsa, kim gelirse gelsin ama sağdan ama soldan, ama Ahmet ama Mehmet güçlü gelecek. Güçlü geldiği zaman da kendisinin tekrar iktidar olabilmesi için bir tek kesime hizmet edecek o da millete. Anadolu insanını, bizim köylümüzü, kentlimizi halk yerine; vatandaş yerine de kendilerini koyup sadece kendilerinin asil olduğunu iddia eden insanların olduğu bir Türkiye’den geliyoruz. Neleri getirmedik ki. Bakın istikrar sayesinden bu hizmetlerin çoğu artarak geldi. Herkes aynı hastaneden hizmet alabilecek dedik, bazı azınlıklar ayağa kalktılar, bu mümkün değil dediler. Sağlık sistemi çöker dediler. Çöktü mü? Hiçbir şey çökmedi hamdolsun. Vatandaşlarımız ilaçlarını istedikleri eczaneden alabilecek dedik, ilk başta eczaneler buna yanaşmadılar. Devletten paramızı alamayız dediler. Baktılar ki paralar ödeniyor, sıraya geçtiler ’ne olursunuz bizimle de anlaşma yapın’ diye. IMF’den iki tane çantalı adam gelirdi, bizim Başbakanımıza ayar verirdiler. Ekonomik özgürlüğü olmayan bir devlet, özgür denilebilir mi? IMF’ye borcumuzu kapattık, artık özgürüz. Artık emeklimize ve işçimize ne vereceğimize kendimiz karar veriyoruz. İnsansız hava aracımızı yaptık, milli silahlanmamızı tamamladık, bunlara kaynak ayırdık, hamdolsun şimdi kafa kaldıramıyorlar. Doğuda bizim karakollarımız vardı, hele Aktütün’ü hiç unutmuyorum. Çocukluğumuzdan beri kaç kere silahlı saldırıya uğradı, hepsinde 30’un üzerinde şehit verdik. Dedik ki kalekollar yapacağız, yaptık, daha bir tane kalekola saldıramadılar. Suriye sınırını, 911 kilometreyi güvenlikli bölge altına alıyoruz. Ekonomik kaynağınız olmasa bunları yapamazsınız.
Bu ülkede puslu havayı en çok çakallar seviyor. Niye? Bir koalisyon olsun iki veya üç ortaklı, biz bunların üzerine medya, para ve uluslararası yapı yoluyla çökelim diye. TÜSİAD açıklama yaptı, ’gidin IMF’den para alın, yoksa biz biteriz, batarız’ dedi. Tayyip Bey, eliniz tersiyle itti. Bizim Allah’a şükürler olsun IMF’ye borcumuz yok, üstüne de para verebilecek gücümüz oldu. Eğer 50 yıldır istikrar olsaydı, 50 yıldır tek bir kişi Cumhurbaşkanı olsaydı; 15 yılda yaptıklarımız bunlar, 50 yılda yapacaklarımızı siz hayal edin. Ama bugüne kadar bunları yapamadık, hep koalisyonlar hep darbeler, kendilerini devletin yerine koyan insanlar vardı, yani vesayet araçları vardı. Biz, Kurucu Genel Başkanımızın dediği gibi siyasette milletten başka bir güç tanımadık, tanımayacağız. Millet bize derse ki ’evet AK Parti sizin döneminiz bitti, yerinize A gelecek’, saygı duyarız. Milletimiz bize ’devam edin’ der, saygı duyar, gece-gündüz çalışırız. Hızlı koşmamız için, bizim bu Cumhurbaşkanlığı sistemini mutlaka ve mutlaka hem de yüksek bir oy ile geçirmemiz lazım. 5 yılda bir gelsin, halka yaptıklarını anlatsın, halkta beğenirse devam ettirsin, beğenmezse devam ettirmesin.”
Güzelyurt Köyü Muhtarı Emin Alkan, Yazıcılar Köyü Muhtarı Muhterem Ersoy ve Ova Köyü Muhtarı Zeki Sevim, AK Parti heyetinin ziyaretlerinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, referandumdan ’evet’ çıkması için çalışacaklarının mesajını verdiler.
(Haber Merkezi )
İlk Yorumu Siz Yazın!