ÇATUROĞLU:FINDIKTA FİYAT İSTİKRARI SAĞLANMALI
Ak Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçe görüşmeleri üzerine konuştu.
Çaturoğlu’nun konuşmasına ilişkin yazılı açıklaması şöyle;
FINDIKTA FİYAT İSTİKRARININ SAĞLANMASI
Bu kısa girizgâhtan sonra, değerli arkadaşlar, fındık konusunu ele almak istiyorum. Fındık gerçekten bizim en stratejik ürünlerimizden bir tanesidir. Ve dünyada birinci olduğumuz kategorilerden bir tanesidir. Birkaç üründe birinciyiz, fındıkta en birinciyiz. Ama dünyadaki üretimdeki yerimiz de gittikçe azalıyor. Bunun en büyük sebebi -demin hocamın da bahsettiği gibi tarımsal ürünlerin karakteristiğinden dolayı bol olduğu yıllarda fiyatın düşmesi, az olduğu yıllarda fiyatın yükselmesi ve piyasada da bir denge mekanizması olmadığı zamanlarda da bu fiyat istikrarsızlığından dolayı alıcıların başka alanlara, başka pazarlara, oralara dikimle desteklemek suretiyle yöneldiğini hep beraber görüyoruz. Peki, bizim fındığımızın dünyada alternatifi var mı? Yani aroma açısından ve lezzet açısından bir alternatifi yok ama bu fındık, çikolata sanayisinde iki türlü kullanılıyor. Birisi bar olarak, kalıp çikolatalarda kavrulmuş fındık bütün olarak kullanılıyor, onda alternatifimiz yok. Orada bizi bir başka fındığın tutması mümkün değil. Ama ezme dediğimiz alanda, orada çok fark eden bir şey yok. Orada Şili fındığı da olsa, Azerbaycan fındığını da olsa, İtalyan fındığı da olsa aynı mahiyete geldiği için o noktalarda süratle bizim pazar payı kaybetme ihtimalimiz çok fazla. Fındığımız, eğer biz buna sahip çıkabilirsek, 2023 yılında 5 milyar dolarlık bir ihracat potansiyeline ulaşabilir. Ama bir de şöyle bir durum var, Sayın Bakanım: Hep diyoruz ya, fındığın borsası Hamburg’da bu niye Türkiye’ye gelmiyor? Böyle bir şeyin olması şu anda mümkün değil. Sadece bir ürünün borsasının orada olması için, bir ülkede olması için o ürünü üretmek yetmiyor. Bunun pazarlanmasının da o ülkede olması lazım. Maalesef, bugün bizim fındığımız başta olmak üzere dünya fındığının yüzde 80’i Almanya üzerinden pazarlanıyor ve borsası da orada. 3-4 tane firma var. Birisi Ferrero, birisi Daarnhouwer ve diğerleri. Bunlar bütün dünya fındık ticaretini ellerinde tutuluyorlar. Ve fındık piyasasında şu anda, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; monopson değilse bile oligopson bir piyasa hâkim. Yani görünüşte yüzlerce binlerce alıcı var ama gerçekte 3-4 tane büyük firma var. Bu saydığım Alman, İtalyan firmaları. Bütün millet, bu taşeron olarak bu firmalara çalışıyor. Dolayısıyla bu piyasadaki fındığın fiyatını satıcılar değil, serbest rekabet koşulları değil bu 2 - 3 tane firma belirliyor.
Bu piyasada fiyat istikrarının sağlanması için arzın bol olduğu zamanlarda arz fazlasını emecek, talebin çok olduğu zamanlarda da talep fazlasını karşılayacak mekanizmalara ihtiyaç var. Geçmişte bu FİSKOBİRLİK üzerinden yapılıyordu -devlet bunu destekliyordu ama FİSKOBİRLİK bu işi beceremedi. Yani türlü türlü şeyler oldu. Fındık çuvalların içerisinden kum çıktı vesaire. Kötü deneyimlerdi onlar. Arkasından TMO bu işi biraz götürdü ve 2009’dan itibaren de bir serbest piyasa içerisinde gidiyoruz. Cemal Hocamın dediği gibi fındığın rekoltesinin az olmasından dolayı da fiyatlarda herhangi bir düşüş yaşanmadı. Ama bu yıl doların yükselmesine rağmen biz fındık fiyatlarında bir düşüşle karşı karşıyayız. Şu anda bölgemizde fındık 9-9,5 lira aralığında seyrediyor. Geçen sene 22 -23 lirayı görmüştü. Burada değerli arkadaşlar, mutlaka Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın da içerisinde bulunduğu “monopson, oligopson, düopson, triopson” ne derseniz deyin, bu piyasayı bozucu bir rol oynamalarına ihtiyaç var. Tarım Bakanlığımız bu işe duyarsız kalmamalı çünkü 400 bin ailenin geçim kaynağı bu fındık değerli arkadaşlar. Şimdi bir şey daha yapmamız lazım fındıkla alakalı. Dedik ya bu fındığın borsasının Türkiye’de olabilmesi için pazarlamasının ve üretimin de Türkiye’de olması lazım. Onun için de bizim, nasıl geçmişte turizme, tekstile, otomobile ve şimdi inşaata verdiğimiz destekler gibi bu fındığın üretildiği 16 ile, hiç bölge ayırmaksızın oralara fındık, fındık mamulleri ve bu mamullerden üretilecek türevler için -çikolata olur, ezme olur, şekerleme olur- sınırsız destek verilmesi lazım. Ancak böylece biz Ferrero ayarında, Mars ayarında, Cadbury ayarında ve Daarnhouwer ayarında büyük firmalar üretebilirsek, çoğaltabilirsek bu sayede sadece fındığı üretmekle kalmaz, aynı zamanda bunun üretimini, katma değerli malların üretimini ve pazarlanmasını da sağlamış oluruz. Böylece de bu fındık konusunda da fındık üreticilerine ve ülkemize de en büyük katkıyı sağlamış oluruz. Fındığın fiyatının düşmesi sadece üreticinin gelirlerini etkilemekle kalmayıp ülkemizin ihracatını etkileyen bir husustur. Yani biz ürettiğimiz fındığın yüzde 80, 85’ini zaten dışarıya satıyoruz, bunun çok az bir kısmı içeride tüketiliyor. Dolayısıyla, burada Bakanlığımızın ve Hükumetimizin uygulayacağı aynen ücretlerde olduğu gibi… Çünkü ücretlerde de arkadaşlar böyle serbest rekabetçi bir piyasa yok, onda da demin bahsettiğim monopsoni oligopsıon düopson, triopsan, birtakım piyasalar var, yani orada ücretler de serbestçe belirlenmiyor. Fındıkta mutlaka bir asgari ücret, asgari fiyat uygulaması yapılması lazım. Serbest piyasa koşulları var diye fındığı kurban etmemeliyiz diyorum.
TARIM DESTEKLERİ
Birinci önemli konu, küçük aile işletmeleri. Biz çocukluğumuzda pazardan çarşıdan sadece yağ ve gaz alırdık. Yağı yemek yapmak için, gazı da aydınlanmak için. Her evin altında ineği, tavuğu, herkes tarlasında her türlü sebzeyi yetiştirirdi. Ama bugün görüyoruz ki köydeki vatandaşımız bile artık her şeyi çarşıdan, marketten, pazardan almaya başladı. Bununla ilgili küçük aile işletmelerini daha fazla destekleyici bir modele mutlaka ihtiyacımız var. Onları tarımsal üretim içerisine katmamız lazım. Tarım destekleri devam etmeli ancak bunlar belli amaçlara matuf olmalıdır. Fındıktan bir örnek vermek gerekirse, dünyada dekar başına fındık verimliliği Amerika’da 200 kilo, Avrupa ortalaması 150 kilo, bizde de 80-100 kilodur. Mesela bu fındık tarlalarının ıslahı için bu destekler verilebilir diye düşünüyorum. Eğer böyle yaparsak 2023 yılında hiç ilave fındık tarlası ekmeden biz 1 milyon ton üretim kapasitesine sahip olabiliriz diye düşünüyorum. Yine, gıda kontrollerinde büyük mesafeler alındığını görüyoruz. Ancak hâlâ televizyonlarda ve diğer medya organlarında bal ve diğer gıda takviyesi gibi ürünlerinin reklamlarının yapılmaya devam ettiğini de görüyoruz. Bunların da bir an evvel bırakılması gerektiğini düşünüyorum.
LİSANSLI DEPOCULUK
Lisanslı depoculuk çok önemli. Yani bütün tarım ürünlerinde olduğu gibi fındıkta da belli bir düzeyde fiyat ve arz istikrarı konusunda faydalı olabilir çünkü hasat zamanlarında yığılma oluyor bu ürünlerde ve süratle pazara getirip bunu satma peşine düşüyor bütün üreticiler. Bu da ürün arzı fazlalığından dolayı fiyatları aşağıya çekiyor. Eğer burada lisanslı depoculuk daha da yaygınlaştırılırsa, Bakanlığımız bunu ele alırsa ve buna destek olursa buralardaki arz fazlasının emilmesinin önüne geçilecek. Ayrıca, fındıkta en büyük sorun bu lisanslı depoculuk olmadığından dolayı vatandaşlarımızın ellerindeki fındığı da depolama imkânları olmadığından emanete, tüccara fındık veriyorlar. Emanete verilen fındık bedava sermaye gibi, bedava ham madde gibi. Dolayısıyla, köylünün fındığının fiyatını yukarıya çıkartmıyor. Bundan dolayı, hocamın da belirttiği gibi, atmosferik kontrollü depolarda bunlar depolanırsa hiç kalitesinden de kaybetmeden fiyat istikrarına katkıda bulunmuş olur.
ORGANİK TARIM
Tarım arazilerinin toplulaştırılması çalışmaları devam ediyor ama orada veraset ve intikalden kaynaklanan bazı sıkıntılar var. Bunların da yasalarla çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Tohumculuk konusunda, bizim eski tohumlarımıza mutlaka önem verilmeli karabuğday gibi. Organik tarımda birinci sene, ikinci sene, üçüncü sene verilen destekler kaldırıldı, sadece dördüncü yıl sertifikanın alındığı dönemde destek veriliyor. Bunun tekrar eski uygulama hâline getirilmesini, bu bekleme dönemlerinde teşvik verilmesini arzu ediyoruz. Tıbbi ve aromatik bitkilere daha fazla teşvik verilmesini, kırmızı ette çok alınacak mesafemiz var. “Ot olmazsa et olmaz.” diyorlar ama biz Karadeniz’de otları, maalesef, yakıyoruz. Hatta ot çıkmasın diye de ot ilacı atıyoruz. Bunun da bilinmesi fayda var. Bu ot ilacına da mutlaka bakanlığımız bir noktasıyla ele almalı diye düşünüyorum. Beyaz et sektörü benim ilimin de çok yaygın olduğu bir üretim plantasyonu var. Onda da çok ciddi sıkıntılarımız var. Özellikle bu Rusya’yla olan krizden sonra buraya da bir el atılması lazım. Arıcılık konusunda en büyük sıkıntımız tarım ilaçları. Yani biz arıcılık yapmaya çalışıyoruz. Bir yandan da tarlalarımıza zehirli tarım ilaçları sıkıyoruz. Bunlar da genellikle tozlu ilaçlar oluyor ve arıcılığımıza çok büyük zarar veriyor.
IPARD DESTEKLERİ
Kırsal kalkınma ve IPARD desteklerinin devam etmesini, IPARD’ın 81 vilayete yaygınlaştırılmasını, olmuyorsa IPARD’daki desteklerin aynısının biraz bakanlık bütçesinden fonlanarak bütün vilayetlere uygulanmasını arzu ediyoruz.
EREĞLİ LİMANINDAN GIDA İTHALATI
Karadeniz Ereğli, en büyük ilçemiz Zonguldak ilinin. Burada Erdemir Limanı’nın orman ürünleri ve yem bitkilerinin ithalatına açılmasına izin verilmesini arzu ediyoruz.
TARIMA DAYALI İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ KURULMASI
Yine, Karadeniz Ereğli Üçköy, Bayat, Sücüllü, Cemaller bölgesinde 3 bin hektar tarıma elverişli bir arazimiz var. Boş duruyor. Orada organize tarım ve hayvancılık ihtisas bölgesi kurulmasını teklif ediyoruz.
İlk Yorumu Siz Yazın!