Kdz EreÄŸli Haber - Eregli FM Gazetesi

PARANIN KISA TARİHİ

Tüm Yazıları

Bu haftaki yazımda paranın ortaya  Ã§Ä±kışı  ve tarihi geliÅŸimi konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum.

Bunu  yapmaktaki amacım, hepimizin hayatında belli bir yeri olan bu deÄŸiÅŸim aracını daha  yakından tanıtmak, tarihi geliÅŸimi ve deÄŸerlenmesi hakkında bazı bilgiler  vermek. Merkez bankaları ve faiz politikalarının çok konuÅŸulduÄŸu bu günlerde  bazı temel bilgileri tarihi arka planla birlikte gözden geçirmenin zihin açıcı  olacağı düşüncesindeyim. Madeni paranın ortaya çıkışı çok  eskilere dayanır.

Neolitik çaÄŸla birlikte tarımın geliÅŸmesi bazı insan  topluluklarında ihtiyaç fazlası ürün elde edilmesine imkan saÄŸlamış ve bu  toplumlar bu artı üretimi baÅŸka ürünlerle deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ederek diÄŸer ihtiyaçlarını  gidermeye baÅŸlamışlardır. Zamanla bu deÄŸiÅŸ tokuÅŸun artması ticareti  geliÅŸtirmiÅŸ, böylece pratik bir deÄŸiÅŸ tokuÅŸ aracının gereksinimi ortaya  Ã§Ä±kmıştır. Ä°lk madeni para bu amaca hizmet için deÄŸerli madenler iÅŸleten  Anadolu’nun kadim medeniyetlerinden biri olan Lidyalılar tarafından MÖ 7  yüzyılda bastırılmıştır. Helenistik çaÄŸla Akdeniz ticaretinin geliÅŸmesi ile  birlikte Yunan ÅŸehir devletleri ve Roma Ä°mparatorluÄŸunda sikke adı verilen altın,  gümüş alaşımı madeni paralar bastırılmış ve kullanılmıştır. Adına sikke  bastırmak zamanla hükümranlığın ve bağımsızlığın sembollerinden biri hale  gelmiÅŸtir. Kurulan devletler varlıklarını adlarına altın sikke bastırarak ilan  etmiÅŸleridir. Osmanlı beyliÄŸi de kuruluÅŸundan hemen sonra, Osman ve Orhan beylerden  baÅŸlayarak adına para bastırarak bağımsız bir güç olduÄŸunu duyurmuÅŸtur. Burada önemli  olan ÅŸudur; elinizdeki altın veya gümüş alaşımından oluÅŸan paranın deÄŸeri  sikkenin madeni deÄŸeridir. Kısaca elinizdeki sikkenin deÄŸerini garantileyen bir  kurum veya kuruluÅŸ yoktur. Nitekim 16. yüzyılda Güney Amerika’dan gelen Ä°spanyol  altınları sebebiyle altının ve gümüşün deÄŸeri birden düşmesi ile birlikte  Osmanlı devletinde büyük bir enflasyon olmuÅŸtur.

MuhteÅŸem yüzyıl dizisinde  izlediÄŸimiz Kanuni Sultan Süleyman zamanında Anadolu’daki isyanların ve  bunların doÄŸal sonucu olan iktidar mücadelesinin altında bu olgunun önemli bir  payı vardır. Kağıt paranın öyküsü ise  bankacılığın geliÅŸimi ile paralellik taşır. Ticaretin geliÅŸmesi ile birlikte  takas edilen madeni para miktarı olaÄŸanüstü artmış, bazen tonlarca tutan bu  deÄŸerli madenlerin bir yerden bir yere taşınması büyük bir sorun olup,  korsanlık ve hırsızlık alıp yürümüştür. Bu sorunun çaresi bankaların piyasaya kağıt  para sürmesi ile bulunmuÅŸtur. Bankalar kendilerine getirilen altın veya deÄŸerli  taÅŸa karşılık banka notu (banknot) basmışlar ve piyasaya sürmüşlerdir. Basılan bu  kağıt parçaları ticaretteki takas sorununu çözmüş, ancak kalpazanlık denen yeni  bir mesleÄŸin doÄŸuÅŸuna yol açmıştır. Basım teknikleri ve filigran kullanımımdaki  geliÅŸmeler bu konuda güvenliÄŸi bir ölçüde saÄŸlamışsa da kalpazanlar uzun yıllar  para basımında bankalarla yarışmışlardır. 18 yüzyılın başında baÅŸta  Ä°ngiltere ve ABD olmak üzere kağıt para basan bankalar ortaya çıkmaya baÅŸlamışlardır.  

BaÅŸta devletlerden, hükümetlerden bağımsız olarak ortaya çıkan para basan bankaların  belli bir dönem sonunda konsolide edilmesi gereÄŸi ortaya çıkmıştır. Bu yüzden  devletler ülke sınırları için sadece bir bankaya para basma hakkı vermiÅŸler ve  bu bankalar da merkez bankaları olarak adlandırılmaya baÅŸlanmıştır. Merkez  bankalarına sahip ülkeler hazinelerindeki altın ve deÄŸerli madenler karşılığı  banknot üretmiÅŸler ve senyoraj (para basma) hakkı denen bu yolla o zamana göre  Ã¶nemli bir kaynak üreterek daha da güçlü hal gelmiÅŸler; diÄŸer devletleri, bütün  bunlardan habersiz yaÅŸayan dünyanın geri kalan bölümlerini kontrol etmeyen  baÅŸlamışlardır. DiÄŸer bir deÄŸiÅŸle sömürgeleÅŸme çağı (kolonizasyon) baÅŸlamıştır.  Bu çağın en önemli mali enstrümanları, Ingiliz Pound’u (sterlin), Hollanda  Gulden’idir.

Güçlü Amerikan doları daha henüz sahnede yoktur. Osmanlının kağıt para macerası da  bir o kadar ilgi çekicidir. Tanzimat fermanı öncesi Osmanlı devletinde modern  anlamda bir mali yönetim yapısı söz konusu deÄŸildir. Devletin harcamalarını  kontrol etmek üzere bütçe yapmaya kalkan sadrazam Tarhuncu Ahmet PaÅŸa’nın 1652  yılında apar topar idam edildiÄŸini okul kitaplarında okumuÅŸuzdur. Üç kıtaya  hükmeden devletin devasa gelirleri vardır, ancak bu gelirden nemalanan askeri  ve bürokratik tabakanın gücü,  basit de olsa  bir mali kontrol sisteminin kurulmasını güçleÅŸtirmektedir Giderlerin gelirlere  göre ayarlanacağı, yeni kaynaklar üretilerek toplumsal ihtiyaç planlamasının yapılacağı  günler için daha birkaç asır beklemek gerekecektir. Tanzimatla birlikte her alanda yenileÅŸme  atılımlarına giren devlet bu reformları yapabilmek amacıyla kaynak arayışına  girmiÅŸ ve kağıt para basımı bu sırada gündeme gelmiÅŸtir.

Ä°lk olarak Sultan  Abdülmecid 1840 yılında “para yerine geçen kağıt” (Kaime-ı Nakdiye-ı Mutebere)  adı altında banknot basmış ancak bunlar elle hazırlandığı için kolayca taklit  edilmiÅŸ, bu yüzden de daha sonra matbaada basılanlarla deÄŸiÅŸtirilmek zorunda  kalınmıştır. 1863 yılından sonra ise devlet Bank-ı Osman-ı Åžahane adıyla  kurulan bir Fransız Ä°ngiliz ortaklığında kurulan bir banka olan Osmanlı  Bankasına para basma yetkisi vermiÅŸ ve yabancı ortaklı bu banka Osmanlı  devletinin para iÅŸlerini düzenleyen tek kuruluÅŸ yani merkez bankası haline  gelmiÅŸtir. Birinci Dünya savaşının başında Osmanlı bankası devletin banknot  ihraç isteÄŸini geri çevirmiÅŸ, Osmanlı devleti ancak 1915 yılında Alman altın ve  devlet tahvillerini karşılık göstererek banknot bastırabilmiÅŸtir.

Bütün bu olup  bitenler Cumhuriyetin kuruluÅŸundan sonra ülkede para iÅŸlerini düzenleyen bir  kuruma olan ihtiyacı göstermiÅŸtir. 1925’ten baÅŸlayarak bu iÅŸi maliye bakanlığı  ve bankalardan oluÅŸan bir komisyon düzenlediyse de sonunda 1930 yılında TC  Merkez Bankası kurularak bu görevi devralmıştır. Gerek 1929 ekonomik bunalımı  gerek ikinci dünya savaşı sonucu oluÅŸan yeni dünya düzeni altın para sistemini  sarsmış ve merkez bankalarının para piyasalarındaki iÅŸlevini eskiye göre çok  deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.

Artık merkez bankaları eskiden olduÄŸu gibi sadece rezervlerinde  olan deÄŸerli madenlere karşılık olarak para basan kuruluÅŸlar olmaktan çıkıp,  piyasayı günbegün takip eden ve piyasanın ihtiyacına göre bazen piyasaya para  süren bazen de finansal iÅŸlemlerle piyasadan para çeken kurumlar haline  gelmiÅŸtir.

Daha önce deÄŸerleri de birbirlerine göre deÄŸiÅŸmeyen ülkelerin para  birimleri bu yeni sistemde sürekli dalgalanan bir yapıya girmiÅŸtir. Devletlerin  de bireyler gibi sonlu gelirleri ancak sonsuz ihtiyaçları vardır. Bu yüzden  gelirlerinden fazla harcama yapmakta, bütçe açıkları vermektedir. Bu açıklar ya  borçlanma ya da para basarak saÄŸlanmaktadır.

Paranın deÄŸerinin düşmesine yol  açan bu mekanizmanın adı enflasyondur. Bir de ekonomik faaliyetlerin azalması  sonucu talep azalması nedeniyle fiyatlarının düşme riski vardır, buna da  deflasyon denir ki, sonuçları 1929 bunalımında olduÄŸu gibi çok daha olumsuz  olabilir. Merkez bankaların görevi bu  ikilem içinde ülkedeki paranın deÄŸerini korumak ve fiyat istikrarını saÄŸlamaktır.  Bunun için kullanacağı araçlar da sabit kur sistemi dışında emisyon miktarı ve  faiz oranlarıdır.

Günümüzde hızla deÄŸiÅŸen küresel koÅŸullar ve piyasa ÅŸartları  doÄŸru mali politikaların ülkelerin geliÅŸmesi ve istikrarı için önemini daha da  artırmaktadır.  

Ãœlkelerin para  politikalarını yöneten merkez bankaları çok geniÅŸ bir veri tabanı üzerinde  Ã§alışmak ve baÅŸta öncü göstergeler olmak üzere ekonomik verileri  deÄŸerlendirerek kararlarının almak durumundadırlar. Bütün bu geliÅŸmelerin  Ä±ÅŸÄ±ÄŸÄ±nda ülkelerdeki siyasi ve mali istikrar için merkez bankalarının izlediÄŸi  politikaların önemi ve günlük siyasi çalkantıların dışında bırakılma gereÄŸi  daha da artmaktadır. 


Canlı Radyo