ORTADOĞU, EREĞLİ’DE KONUŞULDU
Karadeniz Ereğli Belediyesi’nce düzenlenen ve AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, gazeteci yazarlar Selahattin Yusuf ve Ahmet Kekeç’in konuşmacı olarak katıldığı ‘Son gelişmeler ışığında Türkiye ve Ortadoğu’ konferansı gerçekleştirildi.
Gülüç beldedeki Büyük Anadolu Ereğli Otel konferansın açılış konuşmasını yapan ilçenin Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, “Çeliğin, Çileğin ve Çınar’ın şehri Karadeniz Ereğli’de bu tür gündem toplantılarını sürdüreceğiz” dedi.
Çevremizdeki gelişmelerden haberdar olunması gerektiğini belirten Uysal, şöyle dedi:
“Memleketimizi bir çember içerisine alalım, dünyadan ayrı, farklı düşünemeyiz. Son gelişmeler ışığı altında Kdz. Ereğli’yi çok anlatmak isterdim. Çünkü Ereğli’mizde son günlerde son derece değişiklikler var. Altyapı bitti, sosyal tesis alanlarımızdan bazıları bitti, bazıları da çok kullanılır halde ancak Atatürk Anıtı çevresindeki düzenlemeler, havuzlar kalktı. Eleştiri şu, ’orada taşların arasında çimenler çıkıyor.’ Zaten istediğimiz bu. Biz oralardaki çınar ağaçlarının daha uzun yaşaması için bu işlemi yaptık. Devasa havuzlarda gezilecek alanlar yoktu. O alanları kullanılabilir, kamusal alan dediğimiz vatandaşımızın özellikle ailelerin çocuklarımızın yaşam alanı haline getirdik. Bu yüzden bizler yaptığımız işin doğru olduğuna inanıyoruz.
"DÜNÜ BİLMEMİZ LAZIM"
Pazar yeri konusunda, herkes pazaryerine gitmiştir. Bugünü anlayabilmemiz için dünü bilmemiz lazım. Pazar yeri biz göreve gelmeden şuan mevcut olan belediye binamıza taşınacaklardı. Ön tarafındaki o dükkanlar, balık satış yerleri olacaktı. Bütün köylü pazarı, esnafımız belediye binamıza taşınacaktı. Bunları anlatıyorum çünkü bilinmesini istiyorum. O binaya köylülerimiz, esnafımız gidebilir miydi? Oradaki dükkanları kiralayabilirler miydi? Şehrimizin içinden geçen Pençes ırmağı buradan akıyordu ve yanında da balıkçılar, bu son derece yanlıştı. Kaldı ki bu binanın maliyeti 14 milyon liraydı. Şimdi bir belediye binası yapılsa bu kadar para gitmez.
EREĞLİ ŞANTİYE DÖNDÜ
Bizler ne yaptık? Adı üzerinde ne dedik, ’pazaryeri rehabilitasyon projesi’. Yani esnafımızı hiç rahatsız etmeden projemizi esnafımız bir gün dükkanını kapatmadan, rahatsız olmadan, aynı paralelde yürüttük. İki tane mescit yaptık, orada bütün vatandaşlarımız 2 metre karelik dükkanlarda namaz kılıyordu. Kadın ve erkek mescidi yaptık. 7 kişilik bayan, 12 kişilik tuvaletler yaptık. Bebek bakım odası yaptık, yerinde düzenledik. Ancak gözden kaçan bir düzenleme daha yaptık, tuvaletleri ücretsiz yaptık. Pazarcılarımız zor kazanıyor zaten tuvaletleri ücretsiz yaptık. Rehabilitasyon projesi bitti, kenar düzenlemeleri de bitti. Yalnız pazaryerinin kendi bahçesinde ürettiği malı pazaryerinde satması için yerlerini hepsine tahsis ettik. Eskiden kim yerindeyse aynı yerinde kalıyor. Ancak bir dedikodu sürekli anlatılıyor, böyle bir şey de bize gelsinler, kendilerine açıklayalım. Kısacası rant falan yok. Bizler göreve geldiğimizde zaten Ereğli rantiye alanından şantiye alanına döndü.
"TARAFIMIZI BELLİ ETTİK"
Geçen hafta kent meydanı projemizi başlaması için biz eski terminal binasını yıktık. Biz kent meydanının iki katlı otopark, kent meydanı ve üzerine sembol camide yapmak niyetimizi ortaya koyduk. Aslında bu Hazreti İbrahim’in ateş ile su taşıyan karınca misali. Bizler tarafımızı belli ettik. Bu projenin yapılmasında samimiyiz. İnşallah Allah’ın izniyle de bu hafta ihalesine çıkıyoruz. Bizler için bu son derece önemli bir proje. Şehrimizin hem trafik sorununu hem de meydan kazandırılmasını hem de şehrimizin ilçemizin ihtiyacı olduğu cami meydana çıkacak. Her gerçek bir hayalle, her bahar bir çiçekle başlar. Biz bir çiçek baharın açılışını müjdelemek için bunu önemsiyoruz. Terminalimizi yıktık, oradaki arkadaşları da ve yolcularımızla, vatandaşımızla mağdur etmeden çözümü de o gün bulduk. İnşallah halk otobüslerimizle, ulaşımla alakası olan kardeşlerimizle paylaştık. Halkımız da şoför esnafımız da mağdur olmayacak şekilde ortak bir çözüm bulduk.
"HER PROJEDEN ENGELLİLERİMİZ FAYDALANIYOR"
Bir de biliyorsunuz havuz projesi dedik. Havuz projesi aslında geçen hafta mecliste, ’engelliler olursa, engelliler de faydalanabilirse biz buna evet derdik’ diyen arkadaşlarımız var. Zaten bizim yaptığımız her projede engelli vatandaşlarımız faydalanıyor. Şimdi ben buradan soruyorum, 20 yıldır belediye binamıza eski yerine engelli vatandaşlarımız çıkabiliyor muydu? Peki Atatürk Kültür Merkezi dediğimiz yerde sinema salonlarında 20 yıldır biz göreve gelmeden engelli kardeşlerimiz salona girebiliyorlar mıydı? Giremiyorlardı. Aslında yaptığımız yatırımlar da 2-3 bin lirayı geçmeyen basit bir rampa ama bunu bile düşünmediler. ’Havuzda engelliler yüzerse.’ Yüzecek, bunu da yapacağız. Bizim her kamusal projemizde engelli vatandaşlarımız düşünülmüş.
"DOĞRU OLANLARI YAPIYORUZ"
Göreve geldiğimizden itibaren ödüller aldık, 4 tane. Alt yapıda aldık, EMİTT fuarında aldık, turizm alanlarında aldık. Bilim şenliğinde aldık. Benim için bu 4 ödülün arasında en önemlisi 4’nci sınıf sosyal bilgiler kitabına girmek. Orada bilim ve teknoloji sayfasında bilim adamları var ileride Kdz.Ereğli Belediyesi var. Benim için en önemli ödül bu kitap. Ben o kitabı saklıyorum, hayatımın en anlamlı ödülü. Bir ders kitabına geçiyorsunuz. 81 İl’de 4. sınıftaki öğrencilerin aileleri bunu görüyor. Bizler ödül almak için çalışmıyoruz. Çalışmalarımızı ödül alalım diye de yapmıyoruz. Bizler doğru olanları yapıyoruz. İlçemizin ihtiyacı olanları yapmak istiyoruz."
"TÜRKİYEYİ ANADOLU’DA SIKIŞTIRMAK, ORTADOĞU’YA ÇIKARTMAMAK"
Konferansı yöneten AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, yaptığı açıklamada "Afrin’de olup biten her şeyle Yemen’de olup biten arasında fark yok. Afrin’de olup biten her şeyle Musul, Kerkük’te 100 yıl önce yaşadıklarımız arasında hiçbir fark yok. 100 Yıl öncesine gitmeyelim, Afrin’de olup bitenle birinci Körfez harekatı sonrasında Irak’ta yaşananlar arasında hiçbir fark yok. Dün Berlin duvarının yıkılmasının ardından Körfez harekatı üzerinden Irak’ta yaşananlar ile bugün Suriye’de yaşananlar arasında hiçbir fark yok. İkisinin de hedefi bizi Anadolu’da sıkıştırmak, Ortadoğu’ya çıkartmamak. İslam dünyasının ümmetin bütün bileşkelerini ortadan kaldırmak" diye konuştu.
"TUTSAK EDİLMEK İSTENDİK"
Külünk, konferansta yaptığı konuşmada, Ortadoğu’yu elinde tutanın dünyayı elinde tutacağını, o bölgede yaşanan her olayın herkesi yakından ilgilendirdiğini belirterek, "100 Yıl önce birinci dünya savaşı bitmiş, biz Anadolu topraklarına çekilmek durumunda kalmış, fiziki sınırlarımız ile aklımız ve ruhumuzla sınırlandırıldıktan sonra, ’ya Orta doğu mu? Araplar mı? Ne olursa olsun’ bizi getirmek istemişlerdi ya aslında dünyanın kalbinden bizi koparmak istemişlerdi. Biz kalpten koparılarak Anadolu topraklarına tutsak edilmek istendik" dedi.
"BİR IZDIRABIN EŞİĞİNDEYİZ"
Dünyanın giriş kapısının İstanbul olduğunu anlatan Külünk, şunları söyledi: "Dünyanın şehir devletçiklerine dönüştürülerek yönetilmek istenmesinin yegane sebeplerinden bir tanesi İstanbul’un Müslüman Türklerin elinden gasp edilme hesabıdır. Çünkü İstanbul’u başka türlü tutamayacaklarını biliyorlar. İstanbul üzerindeki hesapları 1453’den hiç bitmediği bir zaman diliminde biz Ortadoğu’yu konuşuyoruz. Ortadoğu’yu hiç susturulmadan konuşuyoruz ama üzgünüm ki yeniğiz, mağlubuz. Bu mağlubiyeti galibiyete bir büyük dönüşümün sancılarını yaşıyoruz. Bir ızdırabın eşiğindeyiz. Bu ızdıraptan mutlaka büyük bir galibiyet çıkacaktır. Ben yürekten inanıyorum. Allah bir kez daha Anadolu toprakları üzerinden bu aziz millete bir kez daha önüne fırsa geçirmiş durumda. Eğer bunu iyi getirmesini bilirsek. Afrin’de olup biten her şeyle Yemen’de olup biten arasında fark yok. Afrin’de olup biten her şeyle Musul, Kerkük’te 100 yıl önce yaşadıklarımız arasında hiçbir fark yok. 100 Yıl öncesine gitmeyelim, Afrin’de olup bitenle birinci Körfez harekatı sonrasında Irak’ta yaşananlar arasında hiçbir fark yok. Berlin duvarının yıkılmasının ardından Körfez harekatı üzerinden Irak’ta yaşananlar ile bugün Suriye’de yaşananlar arasında hiçbir fark yok. İkisinin de hedefi bizi Anadolu’da sıkıştırmak, Ortadoğu’ya çıkartmamak. İslam dünyasının ümmetin bütün bileşkelerini ortadan kaldırmak."
"AFRİN, BAĞIMSIZ HATAY CUMHURİYETİ’NİN BİR İLÇESİYDİ"
Amerika Birleşik Devletleri’nin son 5 yılda bölgede yaptıkları ile deşifre olduğunu ifade eden gazeteci yazar Ahmet Kekeç, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu ile Amerika’nın planlarını bozduğunu söyledi.
Kekeç, şu ifadeleri kullandı:
"Afrin operasyonu ile ABD’nin tasarımların bir anlamda altını boşaltıyoruz" diyen Kekeç, "Bize kızgınlıkları çok fazla. Ülkemizde darbe yapmaya bile kalkıştılar, bize o kadar öfkeliler. Uzun bir adam çıktı tüm hesapları bozdu. Bu gezi olayları, 17-25 Aralık, kaos, 15 Temmuz olarak dönüyor. Afrin ile bizim çok alakamız var. Afrin, Suriye’nin bir bölgesi değildir. Afrin, bağımsız Hatay Cumhuriyeti’nin bir ilçesiydi. Hatay, 1919’da katılmadan önce bağımsız bir cumhuriyetti. Afrin, Hatay’ın ilçesiydi. Hatay hükümetinin kararından sonra bize bağlanmasıyla Afrin, Suriye topraklarında kaldı. Hatay’da olanlar bilir. Afrin bize çok tanıdık bir bölge. Yani Afrin’de ne işimiz var diyenlere cevap olabilecek türde bilgiler bunlar. Bizim sulh ve sükun içerisinde yaşayabilmemiz için sınır güvenliğini garanti altına alınması gerekiyor. Bu çerçevede yapılan operasyonlar bunlar."
"TÜRKİYE BÜYÜMEK ZORUNDA"
Gazeteci Yazar Selahattin Yusuf ise gelecekte Türkiye’nin güçlü ve büyük bir ülke olabilmesi için büyümesi gerektiğini anlatarak, "Durursa düşecek, bisikletin üzerindedir Türkiye. Türkiye mutlaka her bakımdan büyümek zorunda. Hiç değilse manen büyümek zorundadır. Bu vücuda yeniden kan vermemiz gerekiyor. Kanı kültürel olarak çekilmiş bir memleketteyiz, bunu kabul etmek zorundayız" dedi.
Program soru ve cevap bölümüyle sona erdi. Programa katılması beklenen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç’un Bakanlar Kurulu toplantısına katıldığı için gelemediği açıklandı. İlçe protokolü ile birlikte çok sayıda kişinin takip ettiği programda Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, konferansa katılan misafirlerine çeşitli hediyeler takdim etti.
İlk Yorumu Siz Yazın!