Gündem 7 yıl 8 ay 4 gün 4 saat 14 dakika önce 898
15 Temmuz gecesi yaşanan FETÖ/PDY darbe girişimi sonrası sözde ’Karabük Sıkı Yönetim Komutanı’ olarak gözaltına alındıktan sonra tutuklanan dönemin Safranbolu 125. Jandarma Eğitim Alay Komutanı İstihkam Kurmay Albay Sedad Arıcan hakkında açılan davanın ilk duruşması gerçekleştirildi.
Bolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Arıcan, geniş güvenlik önlemleri altında duruşmanın görüleceği Karabük Ağır Ceza Mahkemesine getirildi. Çevrede geniş güvenlik önlemi alan ve kontrol noktası oluşturan emniyet güçleri, avukatların yanı sıra tanıklar ve sanık yakınlarının ve izleyicilerin X-Ray cihazından geçerek üst araması yapıldıktan sonra salona girişine izin verdi. Duruşmada, Sedad Arıcan, sanık yakınları ve avukatları hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 66 sayfalık iddianame, Mahkeme Heyeti Başkanı Muhammet Zafer Terzi tarafından okundu. Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı Silahlı İsyanı İdare Etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlamaları ile yargılanan dönemin Safranbolu 125. Jandarma Eğitim Alay Komutanı İstihkam Kurmay Albay Sedad Arıcan mahkemede eğitim gördüğü okulları ve yurtiçi ile yurt dışında görev yaptığı yerleri belirtti.
“ Ankara’ya Hasta Ziyaretine Gittim”
16 Temmuz’da gözaltına alındığını ve 17 Temmuzda tutuklandığını, daha sonrada meslekten ihraç edildiğini belirten Arıcan, darbenin olduğu gün Giresun’da ki helikopter kazasında eşini kaybeden yaralı arkadaşı Albay Ünal Bayhan’ı Ankara’daki evinde ziyarete gittiğini, ordu evinde yer ayırttığını ve daha sonra Bahçeli 7. caddede gezdiğini söyledi. Bu sırada alçaktan uçan F-16’ları gördüğünü ve cep telefonuyla bunları gösteri olduğunu sanarak görüntülediğini, olağan üstü bir durum olduğunu yaptığı telefon görüşmeleri ve cep telefonundan gördüğü internet haberlerinden anladığını ve hemen Karabük’e dönmek için gece saat 23:00 sularında kendi kullandığı özel otomobiliyle yola çıktığını da kaydetti.
"Krizi birlikte yorumladık, yönettik ve bu hain darbeyi yapanlara lanet ettik”
Arıcan, “Yolda Karabük’e sıkıyönetim komutanı olarak atandığıma dair adımın bir listede olduğunu öğrendim. Valimiz Mehmet Aktaş’a saçma sapan mesajlar gelmiş, böyle bir oluşumun içerisinde yer almadım, devletin, milletin ve senin emrindeyim, valiliğe doğru yola çıktım’ diye söyledim. Valilik makamında sayın valimden başka Karabük Belediye başkanı Rafet Vergili, dönemin İl Emniyet Müdürü Serhat Tezsever, Karabük Üniversitesi Rektörü Refik Polat, İl Jandarma Komutanı vekili Jandarma Yarbay Hasan Bal vardı. Geçmiş olsun diyerek başta sayın valim olmak üzere oradakilerle selamlaştım. Böyle bir darbe girişiminin yanında olmadığımı, kendisinin emrinde olduğumu söyledim. Daha sonra gelişmeleri televizyondan, cep telefonlarımızdan takip ettik. Krizi birlikte yorumladık, yönettik ve bu hain darbeyi yapanlara lanet ettik.” diye konuştu.
Ankara’dan talimat: “Karşı Çıkan Kim Varsa Onu Da Gözaltına Alın”
Saat 04.30 sıralarında emniyet müdürü Serhat Tezsever yanına gelerek “Ankara’dan talimat geldi, hakkında gözaltı kararı var” dediğini de anlatan Arıcan, “Darbeye katılmadığım için sayın vali gözaltı kararına karşı çıktı. Ancak emniyet müdürünün ’karşı çıkan kim varsa onu da gözaltına alın’ talimatı olduğunu belirtmesi üzerine gözaltına alındım. Ortada tarafıma yöneltilecek tek bir suç yoktur. Bu suçları işlemediğim gibi, suç işlenmesine de mani oldum, gereken ne varsa onu yaptım ve hiç kimseye de suç işlenmesi için yardım etmedim.” ifadelerine yer verdi.
“Adımı Listeye Yazanlardan Davacıyım”
Mahkeme heyetinden üzerine atılı iddialardan aklanması ve gerçeğin ortaya çıkması için Karabük Valisi Mehmet Aktaş, Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, dönemin İl Emniyet Müdürü Serhat Tezsever, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, dönemin İl Jandarma Komutanı Vekili Yarbay Hasan Bal’ın tanık olarak dinlenmelerini isteyen Arıcan, “Karabük sıkıyönetim komutanı olarak adımın listede yer alması tamamen bilgim, onayım, iradem dışında, tek taraflı olarak yapılmış bir işlemdir. Aslında beni neden yazdıkları yazanlara sorulmalı. Adımı bu listeye yazanlardan davacı ve şikayetçiyim.” dedi.
İddianamede, Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün askeriye yapılanması içerisinde öğrencileri takip eden “abi”lerle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında ifade veren Ö.G isimli kişinin kendisi ve beraberindeki iki kişiyle Tuncay Opçin ile görüştüklerinin yer aldığını vurgulayan Arıcan, bunun doğru olmadığını, kişileri tanımadığını kaydetti.
"Albaya darbeyi kim yaptı? sorusu"
Mahkeme Heyeti Başkanı Terzi’nin “Darbeyi kim yaptı?” sorusuna Arıcan, “Darbeyi FETÖ’cü bir çekirdek kadro planladı ve icra etti benim görüşüme göre. Planları da bir çığ oluşturmaktı. 15 Temmuz bir planın parçasıydı. Ordu yıpratıldı. Başarılıda olunsa başarısız da olunsa hedeflerden biriside orduyu yıpratmaktı.” sözlerine yer verdi.
Darbe gecesi telefonuna “ABD Washington” menşeli sosyal medya üzerinden “Safranbolu’ya vardın mı” mesajının geldiğini mahkemede öğrendiğini savunan Arıcan, mesajı okumadığını, Amerika’da askeri ataşe olarak çalışan bir arkadaşının olduğunu ve mesajın ondan gelmiş olabileceğini iddia etti. Arıcan, 15 Temmuz akşamı darbecilere karşı durduğunu ve mülki amirin emrine girdiğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti ve tahliyesini talep etti.
“3 kez ağırlaştırılmış müebbet”
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 66 sayfalık iddianamede, sanık Arıcan’ın darbe günü Ankara’ya gittiği, gece geç saate Karabük’e döndüğü, Komutanı olduğu birliğin üst düzey komutanlarıyla 5 dakikalık bir toplantı yaptığı, toplantıya resmi kıyafetle gelinmesini istediği, “İl Sıkıyönetim Komutanları” başlıklı listede adının Karabük Sıkıyönetim Komutanı olarak görevlendirildiği, çeşitli illerde FETÖ ile alakalı alınan kişi ifadelerinde isminin geçtiği, bu ifadelere göre öğrencilik ve ilk görev yıllarında Ankara ve İstanbul’da örgütle bağlantılı hücre evlerinde bulunduğun anlatıldığı, darbe gecesi telefonuna “ABD Washington” menşeli sosyal medya üzerinden iletişimin yapıldığı tespit edildiği, görevli iken çeşitli tarihlerde mülki amirden izin alamdan İstanbul, Antalya, Bolu ve Ankara gibi illere gittiği, bu durumum şüphe uyandırdığı belirtilen iddianamede hakkında kamu davası açılan Arıcan, hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.