Gündem 2 yıl 11 ay 12 gün 21 saat 56 dakika önce 4253
Gönülden hayvan seven, uzaktan hayvan seven, çok seven ama bir türlü dokunmaya cesaret edemeyen.
Sonuç itibariyle her koşulda hayvan severiz.
Ama uzaktan, ama dokunarak, sarıp sarmalayarak..
Çocukluğumdan bu yana bir kedi ya da köpek gördüğümde yolumu değiştirirdim. Bir tık bu sorunumu aşsam da, tam anlamıyla çözümleyemediğim için eskisine göre biraz daha ilerleme kaydettiğimi düşünüyorum.
Bu anlam da kedi, köpek hatta kelebek fobisi olanların bile belirli aralıklarla, bazen de tek seans da çözüme kavuşan bilimsel çalışmalar olduğunu olumlu yönde çok da etkili olduğunu son zamanlarda duymaktayım.
Evcil hayvan sahiplenmek; çoğumuzun belki zaman zaman düşündüğü ya da bir türlü cesaret edemediği daha önce deneyimleyip, yapamıyorum dediği aynı zamanda bir o kadar da sorumluluk gerektiren durum.
Açık alanlarda çoğumuz birbirinden sevimli kedi ve köpeklerle karşılaşıyoruz. Sahibinin elinde sevimli kıyafetiyle yavru köpek; ah canım şuna bak nasıl da sevimli.
Ya da şunun elbisesine bak ne tatlısın sen..vs.
Siz onları soğuktan korumak için giydiriyorsunuz,fakat özel bir hastalığı olmadığı sürece veteriner hekimler kesinlikle bunun yanlış olduğunu söylüyor. Köpek eğitmenleri de bu konuyu şöyle özetliyor.
“Evcil hayvanlarınızı insanlaştırmaya çalışmayın. Patilerine ayakkabı görünümlü şeyler giydirmeyin. Bırakın doğal olarak yere basarak yürüyüp koşsunlar.Bu durum sadece sizi tatmin eder. Zaten insanoğlunun dışında hangi canlı dış görünüşünü kafasına takar ki? Ama gerçek olan tek bir şey var ki evde sevimli bir dostunuzun olması tüm sorumlulukları üstlendiğiniz ve karar verdiğiniz zaman en güzel terapilerden biri.
İnsan hayatında her tür hayvanın yeri şüphesiz ayrıdır. Bazen fanustaki balığınız, kaplumbağanız,kuş, kedi ya da köpeğiniz vb.
Ama ben sadık dostumuz köpeklerin ne kadar duygusal ve sevgi dolu olduğunu anlatan iki filmden bahsetmek istiyorum.
İlki HACHİKO;
1924 yılında Tokyo üniversitesinde görev yapan Japon Profesör Hidesaburo Ueno, küçük bir köpek yavrusu edinir kendine. Profesör, Japonya da sekiz tane anlamına gelen HACHİCO adını koyar köpeğine. Profesörün işten çıkış saatinde her gün sahibini metronun önünde bekler. Zaman içinde Profesör üniversite de kalp krizi geçirir ve hayatını kaybeder. Ama HACHİCO inatla yıllarca sahibinin tekrar geleceğini ümit ederek bekler. Ta ki metronun önünde bir kış günü kendisi ölene dek.(Bu hikaye gerçek hayattan alınmış Japonya ‘da yaşanmış bir hikaye)
Bu filme hayat veren isim olarak, Profesör rolünde Richard Gere ve Joan Allen birlikte rol alıyorlar.
HACHİCO dan sonra geçtiğimiz günlerde izlediğim ve çok etkilendiğim “MARLEY AND ME.
”2008 yapımı olan Jennifer Aniston ve Owen Wilson’un başrollerini paylaştığı labrador cinsi bir yavru köpeği sahiplenmeleriyle başlayan film aksiyon filmlerini aratmıyor.
Kahramanımız o kadar yaramaz ki,eğitilmeyi reddediyor.Bulunduğu her ortamda kendini fazlasıyla hissettiriyor.Ama onsuz da olmuyor..Ailece izleyebileceğiniz mükemmel bir film.
BİR KÖPEĞE LÜKS ARABALAR,BÜYÜK EVLER YA DA GÖSTERİŞLİ KIYAFETLER GEREKMEZ.KOVALAMACA OYUNU YETERLİDİR.KÖPEK SİZİ ZENGİN YA DA YOKSUL OLSANIZ DA SEVER.ZEKİ VE SIKICI OLSANIZ DA.BUNU SİZE KAÇ İNSAN SÖYLEYEBİLİR?KAÇ İNSAN SİZİN KENDİNİZİ ÖZEL HİSSETMENİZİ SAĞLAYABİLİR?KAÇ KİŞİ SİZE KENDİNİZİ OLAĞANÜSTÜ HİSSETTİREBİLİR?..(Marley and Me)filminden alıntıdır.
Kış mevsimindeyiz, sokaktaki hayvanlar için belirli yerlere kedi ve köpek maması, kuşlar için artan ekmeklerimizi minik parçalar halinde bırakalım.
Hayat hepimiz için paylaştıkta güzel.
Paylaşmanın mutluluğu çok daha güzel..