Gündem 5 yıl 11 ay 9 gün 16 saat 44 dakika önce 1162
Geçtiğimiz 10 Kasım’da, daha önce Atatürk’e karşı anlamsız ifadeler kullanan ilahiyatçı Kadir Mısırlıoğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı Profesör Ali Erbaş tarafından ziyaretinin siyasi iktidarın düşünceleriyle uyumluluk arz ettiğini ileri süren Karadeniz Ereğli Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şubesi’nce AK Parti’yi eleştirdi.
ADD Şube Başkanı Yusuf Arslan, “Büyük Atatürk’ün bizzat kurduğu Türkiye Cumhuruyeti Diyanet İşleri Başkanlığı makamına atanan şahsın Büyük Önder’in bedenen aramızdan ayrılışının 80. yıl dönümünde; Atatürk, Cumhuriyet, vatan, millet ve insanlık düşmanı ‘püsküllüyü’ resmen ziyaret etmesi ve ‘püsküllünün’; ‘şeyhülislam hazretleri hoş geldiniz’ sözleriyle karşılanması gelinen vahim noktanın kanıtıdır” dedi.
DAHA ÖNCE PLANLAMIŞLARDI AMA…
Arslan, Devrim Bulvarı Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasında yaptığı konuşmada, dernek olarak bu tepkiyi 10 Kasım sonrasında ülke genelinde göstermeyi planladıklarını, ancak atanmış bir memur olan Diyanet İşleri Başkanı’nın bireysel inisiyatifiyle böyle bir ziyaret gerçekleştirmeyeceği sonucuna vararak, siyasi iradenin bu ziyaret karşısındaki tavrını beklediklerini söyledi.
Gelinen aşamada, siyasi iktidardan ziyarete ve ziyareti gerçekleştirenlere ilişkin hiçbir tavrın gelişmemesinin, Diyanet İşleri Başkanının aslında siyasi iktidarın elçisi gibi davrandığı gerçeğini açığa çıkarttığını, yapılan açıklamanın gerçek muhatabının da siyasi iktidar olduğunu dile getiren Arslan şu sözlerle konuştu:
“SİNSİ BİR SALDIRI”
“Savaş meydanlarında, Mustafa Kemal’in askerlerinden okkalı tokat yiyenler, strateji değiştirmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırma hayallerinden vazgeçmeyenlere önemli bir ayrıntıyı hatırlatırız. Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Biz inanıyoruz ki; ‘Bir ülkede namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke için kurtuluş yoktur.’
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi saygın ve değerli kavramlar kullanılarak yürütülen pek çok operasyonu yaşadık, gördük. Yapılan tüm operasyonlar, Atatürk Cumhuriyeti’ni yok etme amaçlı olmuştur. Cumhuriyet kazanımları ve ülkemizin dirliği tarihin en ağır, en sinsi saldırısı altındadır.
“DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ZAVALI BİR ARACIDIR”
Büyük Atatürk’ün bizzat kurduğu T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı makamına atanan şahsın; Büyük Önder’in bedenen aramızdan ayrılışının 80. yıl dönümünde; Atatürk, Cumhuriyet, vatan, millet ve insanlık düşmanı “püsküllüyü” resmen ziyaret etmesi ve ‘püsküllünün’; ‘şeyhülislam hazretleri hoş geldiniz’ sözleriyle karşılanması gelinen vahim noktanın kanıtıdır. Açıkça söylüyoruz ki bu ziyaretin denk getirildiği gün ‘insani’ ve ‘tesadüfi’ olmanın ötesinde işaretler barındırmaktadır.
‘Püsküllüyü’ ziyaret, yapıldığı gün ve yapılış biçimiyle hiç kuşkusuz Atatürk Cumhuriyeti’ne açıkça bir meydan okumadır. Diyanet İşleri Başkanı, burada sadece, zavallı bir sözcü ve zavallı bir aracıdan ibarettir. Atatürk Devrimi’ne asıl meydan okuyanlar, Diyanet İşleri Başkanı’nı bu göreve atayanlar, Onu savunanlar ve püsküllüyü koruyanlardır.
“TARİH; ‘GELDİKLERİ GİBİ GİDENLERLE’ DOLUDUR”
Atatürk Cumhuriyeti’nin başına ‘püsküllü bela’ olanlar, elbette demokrasinin de gereği olarak tarihteki yerlerini alacaklardır. Tarih ‘geldikleri gibi gidenlerle’ doludur. Unutulmamalıdır ki tarih, gerçek hüküm vericidir. Atatürk Cumhuriyeti ile kavgalı zihniyet, Osmanlıcılık hayalini açığa vurmuştur. Yeni Osmanlıcılık hevesiyle, bölgesel sorunları alevlendirenler ülkemizin geleceğini tehdit eden uygulamalarını da sürdürmektedir. Osmanlı Devleti’nin sonunu hazırlayan gerici eğitim sistemi, bugün siyasi iktidarın öncelikli projesidir. Okullarımız; laik, karma ve bilimsel eğitim anlayışından kopartılarak medreseye dönüştürülmektedir."
ÜLKE YÖNETİMİNE MÜDAHİL OLALIM
Yurttaşlar ile siyasilere de seslenerek mesajı olduğunu belirten Arslan, açıklamasını şu ifadeler ile sürdürdü:
“Ey siyasiler, iktidardakiler ve muhalefettekiler. Bugüne kadar, oy uğruna göz yumduğunuz yanlışlıklara artık dur deyin, izin vermeyin, kötü gidişe ortak olmayın. Unutmayınız ki laikliğin yok olması ve bilimsel eğitimin ortadan kaldırılması bir gün sizleri de sarsacak, tarih sahnesinden silinmenize neden olacaktır. Laikliğin zedelenmesi siyasi çoğulculuğu ve demokrasiyi bitirecektir.
Sevgili yurttaşlarımız. Gelin hep birlikte demokratik haklarımızı kullanalım, kendi seçim çevrelerimizden başlayarak oy verdiğimiz ya da vermediğimiz bütün siyasileri yakın takibe alalım, baskı unsuru olalım, doğruyu yaptıralım. Aklın ve bilimin gereğini yerine getirelim. Ülke yönetimine müdahil olalım.
ADD olarak, ulusal ve yerel bazda ‘siyaseti izleme platformu’ oluşturarak Atatürkçü Düşünce’nin ışığından siyasilerin de yararlanmasını sağlayacağız. Ümit etmekteyiz ki böylece, yanlışlıklara geçit verilmeyecektir. Vekiller kendilerini seçenleri dinleyerek, Atatürk kazanımlarına yüreklice sahip çıkabileceklerdir. Başka çare yoktur. Laik Cumhuriyet yoksa demokrasi de yok, yurttaş da yok, özgürlükler de yoktur.”