Ekonomi 6 yıl 6 ay 18 gün 10 saat 4 dakika önce 1387
Ülkedeki 25 üniversiteden ‘Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinin” katılımı ile 6 Mayıs’a kadar sürecek Kurultay’ın ilk günü, Gülüç beldede bulunan Büyük Anadolu Ereğli Otel’de yapıldı.
Türk Metal Sendikası Başkanı aynı zamanda Türk İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’nın söylenmesinin ardından yaptığı kürsü konuşmasında, Kurultay’ın da teması olan “Endüstri 4.0” konusuna vurgu yaptı. Teknolojinin artması ile istihdamda azalma olabileceğini, bunun sonuçlarının ise toplumu olumsuz yönde etkileyeceğini öne süren Kaplak, “Kurultay’da bu yılın teması Endüstri 4.0 ve sendikalardır. Konu seçimi de zamanlaması da çok yerinde olmuş. Şimdi bu öyle bir konu ki, kim kürsüye gelse, Endüstri 4.0 ile ilgili bir şey dese, ‘yanlış’ diyemeyiz.
Herkes Endüstri 4.0’ın ayak seslerini duyuyor ama daha neye benzediğini tam olarak tanımlayamıyor. Herkes bir miktar ne olduğunu hissediyor ama daha kimse ortaya elle tutulur, somut bir şey koyamıyor” diye konuştu.
“İŞVERENİN BU RÜYASINI GERÇEK YAPIYOR”
İşveren kesimin hiç mola vermeden sürekli çalışan ve buna karşılık hak talep etmeyen işçi isteyebileceğini belirten Kavlak, Endüstri 4.0 denilen yeni sanayi devrimi ile işçilerin yerini robotların alabileceğini kaydetti. Kavlak, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Düşünsenize işveren için rüya gibi bir işçi; aralıksız çalışacak ama bir kuruş bile ücret istemeyecek. Bir tek dakika bile izin istemeyecek, tek bir gün bile rapor almayacak. Gel deyince gelecek, git deyince gidecek. Yani işveren için rüya gibi bir işçi. Bu işçi tiplemesi, belki eskiden bir rüyaydı ama şimdi neredeyse gerçek oluyor. Endüstri 4.0 dediğimiz yeni sanayi devrimi, işverenin bu rüyasını gerçek yapıyor. İşte tam bu nokta, burası bizim için kritik.
Endüstri 4.0 acaba bizim için, sendikalar için kabus mu olacak? İşverenin rüyası, işçi sınıfının kabusu mu olacak? Bizim cevabını aradığımız soru işte budur. Mekanizasyon, buhar gücü, elektrik, otomasyon, robotlar ve dijitalleşme ile çok hızlı bir gelişim ve dönüşüm içindeyiz. Akıllı robotlar, büyük veri kümeleri, nesnelerin interneti, 3 boyutlu baskı, bulut teknolojileri. Bir süre önce hayal bile edilemeyen bu teknolojiler şimdi birer birer sanayi üretiminin bir parçası olmaya başladı. Gelecek 10 yıl içinde yüzde 25’lere varan sanayi verimliliği hedefleniyor. Eskiden yatırım denildiği zaman, mutlaka istihdam da gündeme geliyordu.
İNSANLARIN YERİNE ROBOTLAR MI ALACAK?
Yeni iş imkanlarının yaratılması konuşuluyordu. Ama bunları artık neredeyse hiç konuşmuyoruz. Üretimi, yatırımı, verimliliği, büyümeyi, karlılığı konuşuyoruz ama istihdamı, insanı, emeği ve emekçiyi konuşmuyoruz. Yani bizim için zurnanı zırt dediği yer burasıdır. Yani emeğe, emekçiye ne olacak sorusu, bu soruyu soran da yok, cevap veren de. Endüstri 4.0’ın tam anlamıyla hayata geçirilmesi halinde fabrikalarda, insanların yerine, birbirleriyle sürekli iletişim halindeki akıllı robotlar çalışacak. Işığın, havanın, suyun bile gerekmediği bu fabrikalardaki üretim, insan hatalarından arındırılmış, mükemmel, verimli ve karlı üretim olacak. En azından öyle olacak deniyor.
SONUÇLARI AĞIR OLUR!
Peki o zaman insana ne olacak? Kritik soru budur. Bizim cevap bulmamız gereken soru budur. Orada çalışması gereken ama onların yerine robotların çalıştığı insanlara ne olacak? Teknolojik gelişmelere karşı çıkmak bir çözüm olabilir mi? Hayır, asla. O zaman yapmamız gereken bu gelişmelerin insana, aileye, topluma, hatta bütün insanlığa zarar vermesini önlemektir. Çünkü emin olun işsizlik, bütün toplumsal hastalıkların sebebidir. Açlığın, yokluğun, yoksulluğun, çürümenin, bozulmanın, yozlaşmanın hepsinin ama hepsinin sebebi işsizliktir.”
AYTAÇ: EMEK, ADALET, EŞİTLİK
Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serpil Aytaç ta, öğrencilere seslendiği konuşmasında, şöyle dedi:
“Üniversitelerimizde öğrenim gören Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler bölümü öğrencilerin, eğitim gördükleri alanda ilgi ve niteliklerini arttırmak ve aldıkları sosyal politika temellini eğitimleri doğrultusunda emek, adalet, eşitlik ve dayanışmadan yana bir anlayışla topluma hizmet etmekle yükümlüdürler.”