SAHTE DELİLLERLE KOMPLO

- Deniz Harp Okulunu FETÖ mensuplarının sahte delillerle kurduÄŸu komplo ve iftiraları nedeniyle 2010’da bırakan S.A, o dönemde yaÅŸadıklarını anlattı.

- Özel bir firmada çalışan S.A:
- "Bir gün, başarılı öğrencilerin kişisel bilgisayarlarını topladılar, daha sonra öğrencileri teker teker sorguya aldılar. Bilgisayarlarımıza eşcinsel içerikli pornografik görüntüler yükleyerek bizleri suçladılar"
- "Çok zor bir karar olsa da çocukluk hayalimi süsleyen bu meslekten, psikolojimi daha fazla yıpratmamak adına ayrıldım. Bu nedenle de okula 40 bin lira civarında tazminat ödemek zorunda bırakıldım"
- "Darbe girişiminin ardından tutuklanan subayların bir bölümünün, bizim dönemimizdeki kadrolarda yer aldığını gördüm"

Deniz Harp Okulundan 2010’da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının baskıları ve komploları nedeniyle ayrılan S.A, yaÅŸadığı zor günleri unutamıyor.

Zonguldak’ın EreÄŸli ilçesinde bir ÅŸirkette çalışan S.A, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı komuta kademesinde yer almanın hayaliyle 2004’te Heybeliada Deniz Lisesine girdiÄŸini söyledi.

Askeri lisenin ardından Deniz Harp Okuluna girmeyi başardığını belirten S.A, birinci sınıftan itibaren başarılı öğrencilere, okul idarecileri tarafından çeşitli gerekçelerle cezalar verilmeye başlandığını bildirdi.

O dönem buna anlam veremediÄŸini anlatan S.A, "Bir gün, baÅŸarılı öğrencilerin kiÅŸisel bilgisayarlarını topladılar ve daha sonra öğrencileri teker teker sorguya aldılar. Bilgisayarlarımıza eÅŸcinsel içerikli pornografik görüntüler yükleyerek bizleri suçladılar." dedi. 

Alay komutanı, bazı bölük komutanları, istihbarat subaylarından oluşan bir heyetin kendilerini sorguladığını dile getiren S.A, şöyle konuştu:

"Ä°lk sorguya girdiÄŸimizde sinevizyon ekranına müstehcen görüntüleri bizlere gösterdiler. ’Bunlar senin bilgisayarından çıktı, ÅŸu tarihte yüklemiÅŸsin, ÅŸu tarihte silmiÅŸsin’ dediler. Bu görüntüleri gördüğümde büyük ÅŸok yaÅŸadım. Böyle bir ÅŸeyin söz konusu dahi olamayacağını söyledim. Bilgisayarların teknik ekip tarafından incelendiÄŸini belirterek, beni yalancılıkla suçladılar. Ä°tiraz ettiÄŸimde, üstlerime saygısızlık yaptığım gerekçesiyle 14, bilgisayarda müstehcen görüntüler bulunduÄŸu için de 7 olmak üzere 21 gün oda hapsine çarptırıldım."

- "Bilgisayarları teknik ekip incelememiş"

ArkadaÅŸlarının da benzer suçlamalara maruz kaldığını belirten S.A, "Bir arkadaşımız yükleme yapıldığı tarihlerde bilgisayarının dahi bulunmadığını, bilgisayarı kısa süre önce aldığını faturasıyla belgeledi ama sonuç alamadı." dedi.

S.A, "Bir diğer arkadaşımızın bilgisayarında yüz tanıma programı vardı. Yüz tanıma programındaki kayıtlı resimleri incelediğimizde, alay komutanının fotoğraflarını gördük. Halbuki bizlere bilgisayarları teknik ekibin incelediğini anlatmışlardı. Bunların da yalan olduğu ortaya çıktı. Sonuçta cezalarımızı çektikten sonra bunlardan kurtulacağımızı düşünerek, üzerine gitmedik." ifadelerini kullandı.

Okulun ikinci yılında idari kadronun büyük oranda değiştiğini gördüklerini dile getiren S.A, şunları kaydetti:

"Olay askeri savcılığa intikal etmiÅŸ ve soruÅŸturma açılmış. Okuldaki tüm öğrencilerin elektronik posta adresleri ile öğrencilerin kendilerinde kayıtlı bulunan ev adreslerine, bizlerin bilgisayarlarında bulduklarını iddia ettikleri görüntülerin de yer aldığı CD’leri göndermiÅŸler. Savcılık bizleri sorguya aldı ve Gülhane Askeri Tıp Akademisine psikolojik durumumuzun tespiti için sevk etti. Böyle bir olayla bağımızın olmadığını ispat edebilmek için gittik. Askeri öğrenci olmada herhangi bir sorun olmadığını belirten raporu verdiler, ardından savcılık da bu dosyayı kapattı. Bu süreçte okuldaki idari kadrolar, askeri savcılığın dosyaları kapatmasına raÄŸmen bizleri sorguya almaya ve cezalandırmaya devam etti. Sadece idari deÄŸil akademik olarak da üzerimize geldiler. BaÅŸarısız olabilmemiz için ellerinden geleni yaptılar."

- "Okuldan ayrıldığım için tazminat ödedik"

Sorgulamalardan bir süre sonra, okuldan atılmak üzere Yüksek Disiplin Kuruluna sevkinin yapılmasının istendiÄŸini anlatan S.A, bunun için Alay Disiplin Kuruluna gönderildiÄŸini bildirdi.

S.A, "Bu süreçte bölük ve tabur komutanlarımla görüşerek, dosyanın kapanmasına raÄŸmen neden böyle bir adım atıldığını sorduÄŸumda, bana ’askeri öğrenci niteliklerini taşımadığımı, kurula çıkmam durumunda okuldan ihraç edileceÄŸimi ancak kurula çıkmadan da kendi isteÄŸimle okuldan ayrılabileceÄŸimi’ söylediler. Çok zor bir karar olsa da çocukluk hayalimi süsleyen bu meslekten, psikolojimi daha fazla yıpratmamak adına vazgeçmek zorunda kalarak ayrıldım. Bu nedenle de okula 40 bin lira civarında tazminat ödemek zorunda bırakıldım." diye konuÅŸtu.

- "FETÖ’cü subaylar bizim dönemimizden"

O dönem çok sayıda parlak öğrencinin başına benzer ÅŸeylerin geldiÄŸine iÅŸaret eden S.A, ÅŸunları söyledi:

"Burada bir nevi baÅŸarılı öğrencileri elediler. Kendi adamlarını bir noktaya getirmek için bizlerin geleceÄŸiyle oynadılar. Bunlar yaÅŸanmamış olsaydı, bu öğrenciler Deniz Kuvvetleri komuta kademesinde yer alacak kiÅŸilerdi. Darbe giriÅŸimi ve sonrasında yaÅŸananlara baktığımda, o dönemde de karşımızda bir örgüt olduÄŸunu tahmin ediyorduk ama bu kadar büyük olacaklarını hiç düşünmedik. Komutanlarımıza defalarca suçsuz olduÄŸumuzu, bu iÅŸin içinde baÅŸka bir neden olduÄŸunu söylememize raÄŸmen bize hep ’Neden siz?’ cevabını verdiler. Darbe giriÅŸimin ardından tutuklanan subayların bir bölümünün, bizim dönemimizdeki kadrolarda yer aldığını gördüm. Zamanında ’Bu iÅŸin içinde birÅŸey var’ derken bizi dinlemeyen komutanlarımızın pasif rol oynayarak, ne kadar büyük hata yaptıklarını da görmüş olduk."

Okuldan ayrıldıktan sonra psikolojisinin düzelmesinin uzun zaman aldığını bildiren S.A, üniversite sınavını kazanarak mühendis olduğunu, şu anda bir şirkette çalıştığını kaydetti.

S.A, "Türk Silahlı Kuvvetlerinden Atılan ve Ayrılan Öğrenciler Platformu" olarak maÄŸduriyetlerinin giderilmesini ve  iadeiitibar istediklerini sözlerine ekledi.